Asker istedi, MİT “olur” verdi, Başbakan “Vurun” dedi
Terör örgütü silahı bırakmaya niyetli değil. Varlık nedenlerinin silah olduğunu biliyorlar. Örgütle bağlantılı olan siyasi parti mensupları da, örgütün silahı bırakması durumunda bugünkü konumda olamayacaklarının farkında… O yüzden, devletin kolay kolay kabul edemeyeceği, etmeyeceğini bildikleri isteklerden vazgeçmiyorlar.
Silahlı eylemleri sanki sonlandırmışlar gibi zaman zaman “Şu tarihe kadar şunu yapmazsanız silahlı eylemlere başlayacağız” diyorlar. Yetmiyor, “Kuzey Irak’ta bulunan silahlı güçlerimizi Türkiye’ye gönderiyoruz” tehdidini savuruyorlar. Bu konuda kararlı olduklarını da bazı eylem girişimleriyle gösteriyorlar.
Genel hava kötü…
Değişik partilerde uzun süre bakanlık görevinde bulunan siyasetçi, memleketine gitti. İzlenimlerini şöyle aktardı:
“Köyüme gittiğimde, hemşehrilerimiz toplanır, gecenin geç saatlerine kadar sohbet ederdik. Son gidişimde, şunu gördüm: Artık gecenin geç saatlerine kadar sohbet dönemi kapanmış. Akşam saatlerinden itibaren el-ayak çekiliyor.
Şimdi insanlar konuşmaya, yorum yapmaya korkuyor. Kimsenin kimseye güveni kalmamış. Burada konuşulanın, yarın örgüte götürüleceğinden kuşkulanıyorlar. Kimileri artık huzurları kalmadığı için buralardan ayrılıyor. Kimileri ise örgütün isteklerine boyun eğmeye hazır hale gelmiş. Kısaca, o yöreler bitmiş, vatandaş devleti göremediği için çaresizlik içinde.”
Devletten ihale alanlar biliyor ki, terör örgütüne haraç ödeyecek. Bu ödemelerin yapıldığını devlet yetkilileri de biliyor. Onlar da “örgüte haracını ver de bir an önce şu işimiz bitsin” yaklaşımı içinde… Yani, müteahhidin örgüte haraç vermesini yadırgamıyor, onun hakkında bir işlem yapmıyor. Açıkçası bölgede örgüte haraç vermeden, onların deyimiyle “vergi” ödemeden müteahhidin bir iş yapması mümkün değil.
Her yıl ekim ayı gelince terör örgütü azar. “Kış uykusu”na dalmadan, yöre halkı üzerindeki korkusunu, etkisini artırmak için eylemler düzenler. Karakollara saldırır, yollarda pusular kurar, kurduğu pusuların görüntülerini servis ederler. Böylece nasıl güçlü bir örgüt oldukları imajını yerleştirirler.
Şimdi eylem zamanı…
Kış üslenme bölgelerine çekilmenin zamanı geldi. Gitmeden önce ses getirici eylemler yapıp hükümeti, istekleri doğrultusunda hareket etmeye zorlayacaklar. Sınırın hemen yakınında bulunan Dağlıca’ya gece-gündüz demeden saldırıyorlar. Hedeflerinde öldürmekten çok, askerleri rehine olarak götürmek var. Bunun da etkili bir yol olduğunun farkındalar.
Cumhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan, “kara harekatı olmadan sonuç alınmayacağını” Başbakanlık döneminde hiç hatırlamadı. Sınır ötesine hava harekatları da, kara harekatları da onun döneminde durdurulmuştu. O yüzden örgüt sınır boylarında önemli güç elde etti.
İnsansız Hava Araçları, Kuzey Irak’tan Türkiye sınırına doğru teröristlerin gelmekte olduğunu belirledi. Gelmelerinin amacı sınır boylarında, ilçelerimizde eylemlerde bulunmak… Hava Kuvvetleri, MİT’in bilgisi dışında sınır ötesi harekat yapmıyor. Hava harekatına nasıl karar verileceğini Bakanlar Kurulu 8 Nisan 2013 tarihinde kararlaştırmış.
Emir verilme süreci
Irak’ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidi ve saldırılarını bertaraf etmek, terör örgütünün Irak tarafında ve hududa yakın bölgelerde tertip ve düzenini esaslı bir biçimde bozmak, faaliyetlerine son vermek amacıyla Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılmış kararname var.
Hava unsurlarımızca Türkiye-Irak hududunun ötesine geçilerek istihbari maksatla uçuş yapılıyor, elde edilen bilgilerden gerekli görülenler değerlendirmesi için
MİT’e gönderiliyor. MİT tarafından yapılacak değerlendirmeler sonucu sınır ötesi harekat için önemli olduğu değerlendirilen istihbarat, Başbakanlı’ğa bildiriliyor.
Başbakanlıkça ilgili kurum ve kuruluşlarla yapılan değerlendirmeler sonucunda sınır ötesi harekat yapılmasına gerek görülmesi halinde, Başbakan tarafından Genelkurmay Başkanlığı’na sınır ötesi harekat direktifi veriliyor.
MİT’in raporu önemli
Bu direktif, terör örgütünün bulunduğu, destek aldığı bölgeler ile sınırlı tutuluyor, harekat askeri gereklilik ve ihtiyaçlara göre sürdürülüyor. Harekatın başlayış ve bitiş zamanları da Başbakanlık makamına yazılı olarak sunuluyor. Son harekatta da, kuvvetlerimize müdahale olmadığı takdirde Irak ve Kuzey Irak kuvvetleriyle çatışmaya girmemeleri talimatı da yer alıyor.
Anlaşılıyor ki, hava operasyonu yapma yetkisi Silahlı Kuvvetler’den alınmış. Saptanan terörist grup hakkında önce MİT değerlendirme yapıyor. Operasyon yapılmasına gerek görürse konuyu Başbakanlığa bildiriyor. Başbakanlık da değerlendirme sonucu isterse askere “vur” yetkisi veriyor. Tabii bu sürede saatler geçiyor, örgüt gerekli önlemlerini de alıyor.
Şimdi Cumhurbaşkanı’na sormak lazım, Kuzey Irak’ta PKK hedeflerini uçaklarla vurmakla sonuç alabildiniz mi? Kara harekatı gerekiyor mu? Gerekiyorsa 12 yıldır bunu niçin yerine getirmediniz?
SÖZCÜ