Kılıçdaroğlu’yla görüşen hukukçular, Başbakan’ı böyle eleştirdi:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün bazı hukukçularla bir araya geldi. Ortak nokta, Başbakanın “benim hakimim, benim savcım, benim HSYK oluşturmak istediği”ydi.
Önce TBMM Başkanı Cemil Çiçek “bağımsız yargı ölmüştür” dedi. Başbakanın danışmanı olan milletvekili Yalçın Akdoğan, “orduya bile kumpas kurulduğunu” açıkladı. Mahkeme kararı, savcılık kararları, İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla yerine getirilmemeye başlandı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısını tamamen değiştirmek için Başbakanın talimatıyla har8ekete geçildi.
Tıpkı eğitim sisteminde yaptıkları gibi, konunun uzmanları tarafından tartışılmadan, Bakanlar Kurulu’nda ele alınmadan, milletvekillerine istedikleri yasa teklifi verdiriliyor ve verilen teklifte en küçük bir değişiklik yapılmaması için AKP milletvekilleri her şeyli göze alıyor. Küfürse küfür, tekmeyse tekme… Konunun taraflarını dinlemeyi ise hiç aklından geçirmiyorlar. Nasıl 4-4-4 eğitim sisteminde kimseyi dinlemedilerse, HSYK’nın yeni yapısında da kimseyi dinlemek istemediklerini saldırılarla ortaya koydular.
“Yapılan, hukuk dilinde yüksek ihanettir”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yardımcıları Gürsel Tekin, Bülent Tezcan ve Gökhan Günaydın’ın davetlileri hukukçular ve gazetecilerdi. Toplantının hemen ardından, geç de olsa harekete geçen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yanına gidecekti. Hukukçuları dinleyelim:
Anayasa Profesörü Erdoğan Teziç: Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik, HSYK Yasasının geleceğinin ayak sesleriydi. TBMM Başkanı, yasa değişikliği için başbakanın gözünün içine bakmamalı. Sonra ‘bağımsız yargı öldü’ deniliyor. Yargı elden gidiyorken Cumhurbaşkanının, anayasal görevlerini yapmamasının mukayeseli hukuktaki karşılığı yüksek ihanettir. Kuvvetler ayrılığının ne olduğu halka iyi anlatılmalı. Böyle vahim bir tablonun bizi nereye getireceğinden çok ama çok endişeliyim.”
“Polis devleti olduk”
Onursay Yargıtay C. Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: 17 Aralık operasyonundan bu yana yapılanlar ülkemizin hukuk, kanun devleti değil, polis devleti olduğunu gösteriyor. A’dan Z’ye hukuk reformu için bu siyasi iktidarın, iradenin seçimlerle tamamen ortadan kaldırılması gerekir. Hukuken yapılacak şeyler sınırlıdır. Tek umut, sandıktan çıkmaktır. Bunun için sandık güvenliğine önem verilmeli, güç birliği yapılmalıdır. Bu zor gidiş ya seçimle değişecek ya da Türkiye daha karanlık noktaya gidecektir.
“Kötüye kullanılması engellenmeli”
Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu: HSYK Yasa Tasarısı açıkça Anayasa’ya aykırıdır. 4 yıl önce çıkarılan kanunla, şimdi yapılmak istenen düzenleme arasında çok büyük çelişkiler var. Egemenlik anlayışı sınırsız bir yetki olarak kabul ediliyor. Sadece seçilmiş olma egemenliğin esas sahibi olma gibi yanlış bir algı var. Egemenliğin kötüye kullanılmasının önüne geçilmelidir. Yargıçlar Sendikası Başkanının TBMM’de konuşmasını engelleyen açık bir hüküm de yoktur. Üstelik konuşma yetkisi olmasa bile bu onun tekmelenmesini meşru kılmaz. Cemil Çiçek’in yargının öldüğüne ilişkin saptaması, davalarda önemli bir argüman olarak kullanılabilir.
“Hükümet, tüm yargıyı karşısına aldı
Yar-Sav Başkanı Murat Yiğit: Yaşananlar tam anlamıyla bir akıl tutulmasıdır. Hukuka aykırı olduğu biline biline HSYK yasa teklifi getirildi. Her şey yasayla yapılmaya çalışılıyor. AKP döneminde çıkarılan yasa, 50 yıl önce çıkarılan yasalardan bile fazla. Bu yasama kabadayılığıdır. Devletin kurumlarının yapısı değiştiriliyor. Bugün şaibeli bir ortam var. Bunun soruşturulmaması için de ortam kuruluyor. Hükümet, yalnız cemaati değil, tüm yargıyı karşısına almış durumda. Yargının paydaşlarıyla bir araya gelinip HSYK bir tarafın yargısı olmayan kurul haline getirilmelidir.
“Hükümet, sıkıyönetim ilan etti”
Demokrat Yargı Eşbaşkanı Gazi Ertekin: Yargı bugün politik bir işgal altındadır. HSYK tasarısına cemaat unsurunun Olağanüstü Hal ilanına karşı, hükümet de sıkıyönetimini ilan etti. Türkiye’de gerçek bir hukuk, yargı inşa için CHP yargı reformu paketi hazırlamalı, TBMM’de komisyon kurulmalı. O komisyon aracılığıyla yargıdaki her iki iktidar alanını da sorgulamak mümkün. Askerlerin hüküm giydiği ‘Balyoz Davası’ da yeni bir derin devletin inşasıdır. Derin devletin aracı ordu değil, yargıdır.
“Yargıya yasa yoluyla müdahale”
Yargı-Sen Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu: Çıkarılmak istenen yasa ile hemen sonuç alınmak isteniyor. Yargıya, yasa yoluyla müdahaleye geliyor. Yasa ile kişilerin görevlerine son veriliyor. Adalet Bakanı, kendi bakanlığının teftiş kurulu başkanını atayamıyor ama HSYK’nın teftiş kurulu başkanını bakan atayacak. Yargıya yeni bir biçim verilmek isteniyor.
Anayasa Mahkemesine götürülecek
Kılıçdaroğlu’nun hukukçularla yaptığı görüşmede ortaya çıkan görüşe göre, CHP, bu haliyle çıkacak olan HSYK Yasasını Anayasa Mahkemesine götürecek ve şimdiden başvuru hazırlıkları yapılacak. CHP’nin istediği, değişikliğin ortak bir uzlaşma komisyonu oluşturarak çalışma yapılması ve güçlü bir yargı sisteminin oluşturulması.
Kılıçdaroğlu’nun bir cümlesi hayli dikkat çekiciydi. İçişleri Bakanlığı’nda “Olağanüstü Hal” çalışması yapılıyor. Ancak, bu konuyu araştırdığımda, bakanlıkta böyle bir çalışma olmadığını öğrendim. Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in “yargı ölmüştür” sözlerini hatırlatıyor, “Madem yargı ölmüşse bunu ayağa kaldıralım. Burada büyük sorumluluk Cemil çiçek’e düşüyor. Çiçek bu konuda ne kadar samimi olacak göreceğiz” diyor.
HSYK teklfinin geri çekilmesi halinde oturulup konuşulacağının altını çiziyor. Çünkü, şu anda devlet kurumları arasında uzlaşma değil, çatışma yaşanıyor. Kılıçdaroğlu, bu konudaki kaygılarını da dün Cumhurbaşkanı Gül’e anlattı. Hukukçular, “başbakanın Anayasal yetkilerinin dışına taştığını, Cumhurbaşkanının ise yetkililerini kullanmadığı” görüşünde birleşiyor. Dün, Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanına şunları anlatıyordu:
“Başbakan, bilgisi dışında operasyon olmasın, C.savcıları görevlerini yapmasın, Deniz Feneri soruşturmasında olduğu gibi yolsuzlukların kapatılmasını istiyor. HSYK değişikliğin altında bu yatıyor.
CHP- cemaat ilişkisi
Son dönemde, CHP ile Fethullah Cemaati arasınrda bir yakınlaşmka iddiası olduğu basına yansıyor. Bu soruya, Kılıçdaroğlu şu karşılığı verdi:
“Biz de bunu gazetelerden okuyoruz. Cemaatle uzlaşma diye bir şey yok. Cemaat, kendi inancını siyasi olarak kullanıyorsa karşıyız.”
Ankara’nın gündemi HSYK, dolayısıyla “benim yargım”, “benim hakikim”, “benim savcım”, “Benim HSYK” olmaya devam edecek.
SÖZCÜ