YAZARLAR-CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adayı olduğunu açıklamıştı. Bu açıklamayı yapmadan önce İstanbul’daki partililerle görüştü, anket yaptırdı ve ardından da CHP Genel Başkanı’nın da görüşünü aldı. Kendisine “hadi hayırlı olsun” denildi.
İstanbul İl Başkanı olduğu dönemde Gürsel Tekin’e, 2009 seçimlerinde de adaylık yolu açılmıştı. Aday olması da parti yönetimi tarafından istendi. Ancak üç ayrı şirkete yaptırdığı araştırmada Kemal Kılıçdaroğlu’nun adı öne çıkınca, “Önemli olan partimizin kazanması” dedi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığının da önünü açtı. Seçim kampanyası döneminde de son derece uyumlu bir çalışma yürütüldü.
Nezaket koşulları işlemedi
Siyasi partilerin temeli kazanmak üzerinedir. İç rekabet de partileri güçlendirir. Kamuoyu yoklamaları, parti örgütünün görüşleri de önemlidir. Peki bunlar CHP’de işledi mi? CHP’nin İstanbul Büyükşehir Başkanlığı aday adayı Gürsel Tekin’le bu konuları konuştuk. İşte anlattıklarından bölümler:
“Benim için birinci öncelik partimizin iktidar olmasıdır. CHP’nin geleceğini düşünen bir siyasetçiyim. Adaylık konusunda en küçük nezaket koşullarının işlememesi beni incitti. Elbette kriterler uygulanır, bunlar bizim önümüze gelirse yok sayacağımız şeyler değil. Ama kriterler değil, belli lobilerin çabalarıyla ‘şu şöyledir, böyledir’ denilirse, örgüt de incinmiş olur.
CHP seçmeni, en zor koşullarda bile partisine sahip çıkmıştır. 1999 seçimlerinde partimiz baraj altında kalmıştı. O gün Kadıköy ilçe başkanlığımızdaki manzara gözümün önüne geldiğinde örgütümüzle gurur her zaman gurur duyuyorum. Sanki bir cenaze evi gibiydi. Onlarca insan gözyaşı içindeydi. Benzer partiler barajın altında kaldığında kapısı bile açılmamıştı. O yüzden, partisine sadık örgütü yok saymak doğru değil. Örgütün gönlünün alınması gerekiyor.
Sadece bir adayın örgütü değil
Kriterlere kimsenin itirazı yok. İtiraz, 4 aday adayı olmasına rağmen, bunlar tamamen yok sayılıyor ve aday adaylığını açıklamamış bir isim üzerinde odaklanılışınadır. Bu durum, diğer aday adayları için ciddi bir haksızlık. İstanbul il örgütü sadece bir adayın örgütü değil. Her aday adayına eşit mesafede durması gerekirken, durmuyor. Orada da başka bir tablo var. Üzücü ama bu üzücü tabloyu da aşacağız.
AKP’nin oy oranı yüzde 38
AKP, yabancı bazı şirketlere de anket yaptırdı. Oy oranı yüzde 38 görünüyor. İşte bu tablo üzerine Başbakan, A kadrosunu sahaya sürmeye başladı. İstanbul’da ilçe ilçe kendisi uğraşıyor. Kritik ilçelerde başka partilerden transferler yapıyor. İstanbul’da seçimi kaybetme ihtimalini gördüğü için, partisinin oy oranından daha fazla oy oranı görünen Kadir Topbaş’ı yeniden aday göstermek zorunda kaldı. Topbaş’ı, isteyerek değil, siyasal koşullar dayattığı için değiştirmedi. Ankara’yı almak, İstanbul’dan daha da kolay olduğunu söyleyebilirim.
Belediye binaları satılmalı
Ben sokak siyasetçisi olduğum için 10 ayrı yere gidince anketimi kendim yapmış oluyorum. Gördüğüm kadarıyla bu seçim çok çetin geçecek. Ülkemizde kuralsızlık hakim olduğu, hukuk devletinin kurumları yok saydığı bir dönemdeyiz. Başbakan’a İstanbul’da 100 milyar dolarlık yolsuzluk haritasını isim isim yazıp nerelerin kime peşkeş çekildiğini de yazıp gönderdim. Bunlara kimse cevap veremiyor.
Lüks, şatafat almış başını gidiyor. Bazı belediye başkanlarının makam odası 500-600 metrekare. Londra’da bir belediye binası var, İstanbul’da tam 805 belediye binası var. Görevde olsam bunların yüzde 80’ini hemen satarım. Bu yaklaşık 5 milyar gelir demektir. Belediyeler hizmeti halkın ayağına götürmüyor, kiralanan lüks plazalara vatandaşı gelmeye zorluyor.”
Çünkü ben CHP’liyim…
İstanbul’da CHP’den kim aday olursa olsun seçimi alır. Seçimi kaybetmemek için AKP o yüzden yeni taktikler peşinde. CHP’ye karşı diğer sol parti adayları desteklenmeye çalışılacak. Aday olayım, olmayayım tercihim, tabii ki partimizin seçimi kazanmasıdır. 1989’da 55 ili almıştık. İnşallah 1989 döneminden daha iyi sonuçlar elde ederiz. Ben de, bunun için elimden geleni yapacağım. Çünkü ben CHP’liyim.
Evet, sorunuz üzerine söylüyorum, Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’na yaşanan son olaylarla ilgili kırgınlığım var. Ama, bu bir ağabey-kardeş ilişkisindeki kırgınlık neyse o kadar. Benim kırgınlığım işleyişedir…”
Kılıçdaroğlu, kendisine en yakın isimlerden olan Gürsel Tekin’in bu sözlerini dikkate alır mı bilemem. Ama son dönemlerde incittiğinin yalnız politikacılar olmadığını da söyleyelim ve kendisine “vatana hoş geldiniz” diyelim…
SÖZCÜ