“Komutanımızın sessiz çalışmasıyla sonuç alınıyor”
Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy, Askeri Casusluk gibi davalardan yıllarca cezaevinde tutulan askerler bu süreçte yalnız bırakıldıklarını düşünüyorlar. Bunu gönderdikleri mektuplarda da dile getiriyorlar. Devam eden bazı davalardaki tahliyeler askerleri, ailelerini umutlandırdı. “Balyoz” gibi kararı Yargıtay tarafından onanan ve 237 askerin mahkumiyetiyle sonuçlanan davada yargılamanın yenilenmesi arayışı sürüyor. 5 Ağustos’ta sonuçlanan “Ergenekon Davası”nın daha gerekçeli kararı yazılmadı.
Özel Yetkili Mahkemelerde devam eden davaların sonuçlanmasını beklemeden bu mahkemelerin tamamen kaldırılması, yerlerine kurulan Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. Maddesi’yle yetkilendirilen mahkemelerin de kaldırılması sıkça konuşulur oldu. Bu mahkemelerde yakın bir gelecekte bakanların çocukları da yargılanacaktı. Şimdi o soruşturmaları yürüten C.Savcıları, davaya bakacak hakimler değiştiriliyor. Yani, bir telaştır gidiyor. Ne oluyor böyle, ne oluyor size?
Yasaklı komutanlara çağrı: Bize gelin
Askerlerle ilgili davalarda olumlu bir hava esmeye başladı. Genelkurmay Başkanlığı yetkilileri, askerlerin serbest bırakılması, bazı davaların yargılamalarının yeniden yapılmasıyla ilgili girişimlerde Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in rolünün büyük olduğunu belirtiyorlar. Bir yetkili, “Adli Müşavirlik sürekli çalışıyor, öneriler hazırlıyor. Komutanımız, bunları Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a anlatıyor ve konu belli bir yere geldi. Komutanımızın sessiz çalışmasıyla sonuç alınıyor, alınmaya devam edecek” diyor.
Askerlerin “sessiz çığlık” eylemi devam ediyor. İşte bu eylemlerde, televizyonlarda yapılan konuşmalarda, orduevlerinde, sosyal tesislerinde siyasi konuşmalar Genelkurmay Başkanlığı tarafından hoş karşılanmıyor. O yüzden bazı komutanlara orduevi ve sosyal tesislere giriş yasağı getirildiğini ilk kez SÖZCÜ duyurmuştu.
Eleştirilerin dozunu yüksek tutan emekli askerlere orduevlerine, sosyal tesislere girme yasağı getirilebiliyor. Bunun dayanağı da İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. Maddesi. O maddeye göre parti, kuruluş ve örgütlerin propagandası yapılamaz. Emekli üyeler ile sosyal tesislerden yararlanma hakkına sahip diğer kişilerden birinin, bu tür faaliyette bulunduğu herhangi bir şekilde saptanırsa sosyal tesislerden yararlanma haklarını kaybediyor.
Yasaklamanın 1997’den beri uygulanmakta olduğunu öğreniyorum. Genelkurmay Başkanlığı’nda oluşturulan bir kurul cezaları veriyor. Ancak komutana ceza verilse bile eş ve çocukları orduevi ve sosyal tesislerden yararlanmaya devam ediyor. Bazen de tersi oluyor. Komutanın eşine giriş yasağı getirilebiliyor ama komutan girebiliyor. Yetkililerden şu bilgileri alıyorum:
“TSK aleyhinde beyanda bulunmaları ya da astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak söz ve davranışta bulunmaları sebebiyle son dönemde haklarında kurul tarafından yasaklama kararı verilen emekli personel sayısı 15’tir. Anılan personelin tamamı 6 ay süreyle yasaklanmıştır.
28 kişilik listede yukarıda belirtilen çerçevede yasaklama işlemi yapılan 10 emekli personel bulunuyor. Diğer 18 kişi ise sosyal tesislerdeki kurallara uymama, ahlaksızlık vb. sebeplerle yasaklanan personel veya aile fertleridir. 19 Aralık 2013 tarihinde aynı gerekçelerle 5 emekli personele daha yasaklama verildi ve bu yasak getirilen personel sayısı da 15’e yükseldi.”
Aralarında emekli Oramiral Nusret Güner, Osman Özbek, Naci Beştepe, Türker Ertürk’ün de bulunduğu komutanlara “orduevi yasağı” devam ederken, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’ndan anlamlı bir mesaj geliyor:
Kendilerine, Türkiye Barolar Birliği’nin tesisleri sonuna kadar açıktır…
Komutandan, mahpus arkadaşına mektup
Emekli Tuğamiral Cem Aziz Çakmak’ın sağlık durumu arkadaşlarını hayli etkiliyor. Emekli Tümamiral Fikret Güneş, Silivri Cezaevi’nde aynı odayı paylaştığı arkadaşını çok özledi ve cezaevinden, hastaneye gönderdiği mektupta şunları yazdı:
“Sen hastaneye yatalı 17 gün oldu ama inan seni görmeyeli aylar geçmiş gibi geliyor. Yokluğunu gerçekten çok hissediyorum. Meslek hayatımın en önemli görevlerinden Güney Görev Grup Komutanlığı ve Harekat Başkanlığı’nda senin kadar mükemmel bir Komodora, örnek bir Amirale senin kadar değerli bir silah arkadaşına ve senin kadar iyi bir dosta sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Seninle olan dostluğumuzun mahpus arkadaşlığı ile daha da pekişeceği hiç aklıma gelmezdi ama şartlar bize bunu da yaşattı. Dönmeni istediğim yer demir parmaklıkların arkası da olsa bir an önce sağlığına kavuşup aramıza dönmeni dört gözle bekliyorum. Bizlere bütün bunları yaşatanları, destekleyenleri, seyirci kalanları bir kez daha lanetliyorum. Sağlıklı ve özgür günlerde bu yaşadıklarımızın acısını çıkarmak ümidiyle sana acil şifalar diliyorum. Bu süreçte büyük bir mücadele veren ailene de en içten sevgilerimi gönderiyorum.”
Mahpus arkadaşlığı da böyledir işte…
SÖZCÜ