Saygı Öztürk: Operasyona operasyon yapıldı

Saygı ÖZTÜRK-1YAZARLAR-26 Haziran 2013 tarihinde bu köşenin okurlarına “Emniyet’te dinleme skandalı” başlığı altında ilginç bilgiler aktarmıştım. Başbakan’a yakın AKP’li iki milletvekili, telefonlarının dinlendiği bilgisini aldıklarını, çok sayıda milletvekilinin dinlendiğini aktarıyor. Başbakan da, Emniyet yetkilisini çağırıyor. Kendisinden bu konuda bilgi istiyor. “İhaleler konusunda inceleme yapan birimimiz mahkemeden dinleme kararı aldı. Dinlenen hedef şahısların bazı milletvekilleriyle irtibatları belirlenmiş. Hedef şahısların bazı milletvekilleriyle, ortak hareket ettiklerine ilişkin bazı bilgilere ulaşıldı” deniliyor. Yazıda, Emniyet’in telefon dinleyen kaçakçılık birimlerinde yakında çok büyük operasyon yapılacağını belirtmişiz.
O günlerde, “hedef isimler” arasında bakanlar ve bazı yakınlarının bulunduğunu öğrenmiştim. Ancak, “bu kadar da olmaz ki” deyip açıkçası bakanların dinlendiğini yazmaya cesaret edememiştim. Şimdi anlaşılıyor ki, yalnız telefonlar dinlenmemiş, fiziki takipler de yapılmış…
O hükümet görevden almamıştı
CHP’ye en büyük darbe, yıllardır hep “İSKİ skandalı” olarak bilinen soruşturmayla indiriliyor. Soruşturmayı Cumhuriyet Savcısı Selim Ulaş ile Mali Şube Müdürü Salih Güngör yürütüyordu. Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay hakkında fezleke hazırlandı. Bakan, ne Cumhuriyet Savcısı’nı bu görevden aldı, ne de Emniyet Müdürü Salih Güngör operasyon yapılacağı saate kadar bunu üstlerine bildirmedi.
O dönemde, Adalet Bakanı, kendisi hakkında fezleke hazırlayan Cumhuriyet Savcısı’nı o görevde tutarken, üstlerine operasyonu haber vermeyen Mali Şube Müdürü Salih Güngör görevinde kalırken, bir de bugün olanlara bakalım. Ne savcı bırakıyorlar, ne de polis müdürlerini. Böylece soruşturma sulandırılıyor. Emniyet ve yargı üzerinde inanılmaz bir baskı kurulmaya çalışılıyor. Deniz Feneri soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcıları’nın başlarına neler getirildiğini de unutmayalım…
İlk suç kanıtlarına ulaşılıyordu
Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde başlayan, Sadettin Tantan’ın İçişleri Bakanlığı’nda yaygınlaştırılan ve yasal alt yapısı kurulan önemli bir uygulama gerçekleştiriliyordu. Buna “projeli operasyon” adı veriliyordu. Bu operasyonun içinde Maliye, Gümrük, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet müfet-tişleri, Cumhuriyet Savcıları bulunuyordu. Diğer bakanlıkları ilgilendiren konular olduğunda “bilirkişi” olarak bazı personelden yararlanılıyordu. Yani, devlette yolsuzlukla, rüşvetle mücadele kararlığı vardı.
Her ekip alanıyla ilgili belgeleri topluyor, inceliyor, kişiler teknik takibe alınıyor ve sonunda da gözaltılar başlatılıyordu. Böylece, suç kanıtları karartılamıyor, operasyon öncesi Emniyet Genel Müdürü’ne, İçişleri Bakanı’na bilgi verilmesinde de bir sakınca bulunmuyordu. Çünkü, suç kanıtları toplanmış, Cumhuriyet Savcısı’nın incelemesine girmiş, operasyon için de düğmeye basılmış oluyordu.
Türkiye’nin bugün yolsuzluklarla, hırsızlıklarla, karapara ve rüşvetle mücadele gibi bir derdi yok. O yüzdendir ki bakanlıklarda Teftiş Kurulları etkisiz hale getirildi. Sayıştay raporları bile TBMM’den gizlenir oldu. Müfettişlerin yaptıkları soruşturmaların Cumhuriyet Savcılığı’na bildirilmesiyle başlayan soruşturmalar dönemi hemen hemen kapandı.
İmar yasalarında hapis cezaları “torba yasa tasarıları” içine konulup en aza indirildi. İmar oyunlarıyla 150 milyarlık rant oluşturulup dağıtıldı. Ancak, bunlar olurken işin garibi muhalefetin de hiç sesi çıkmadı.
Konuyu en iyi alt birimler bilir
Polis, adli konularda Cumhuriyet Savcısı’na bağlı olarak görev yapar. Her ne kadar böyleyse de idari yönden Emniyet’e bağlı olduğu için yasalarda yer almasa bile yapılan çalışmalarla ilgili olarak amirlerine bilgi verirler. Yani bir zorunluluk yok ama ne olup-bittiğinin müdürlerine anlatılması da adettendir. Yani, müdürlere bilgi verilir, onlar da önemli isimlere dayanan soruşturmalar, operasyona dönüştürülmeden üst makamları bilgilendirir.
Unutulan bir şey var. Polis, adli olarak Cumhuriyet Savcısı’na bağlı çalışıyor. Savcı, ‘amirlerinize bile söylemeyeceksiniz” dediği zaman, hele bir de “söylerseniz tutuklanabilirsiniz” cümlesini eklediğinde o insanların ne yapmasını beklersiniz… Emniyet mensuplarına haksızlık yapılmamalı, böyle önemli bir operasyonu sızdırmadan yürüttükleri için de kutlanmalı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde konuyu bilen 5 Şube Müdürü görevden alınıyor. Koordinatör Cumhuriyet Savcısı görevden alınıp bu görevi Cumhuriyet Başsavcılığı yürütmeye başlıyorsa, soruşturmaya ciddi müdahale edildiği de ortadadır. Soruşturmanın her aşamasını, ilişkileri bilen kişilerin görevden alınması, şüpheliler hakkında bir şey çıkmazsa bile yapılan değişikliklerin bunu sağlamaya dönük olduğu yönünde değerlendirilir. Yani, kamu vicdanında mahkum edilirler.
Savcıların, operasyon ekibinin değişmesi “operasyona operasyon” anlamına geliyor. Görevden almalar, AKP’ye hayır getirmeyecektir…

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.