Soner Yalçın: Bir “bavulcu” daha

Soner Yalçın-2013-1Kav­ram­lar­la dü­şün­me­yen az ge­liş­miş bir top­lum, me­se­le­le­ri­ni yal­nız­ca ki­şi­ler üze­rin­den tar­tı­şır. Ve hep suç­lu arar; onu bul­du­ğu­nu dü­şü­nüp or­ta­dan kal­dı­rın­ca so­ru­nun bit­ti­ği­ni sa­nır.
28 Şu­bat da­va­sı baş­ka­dır…
28 Şu­bat ka­rar­la­rı­nı-uy­gu­la­ma­la­rı­nı tar­tış­mak baş­ka­dır…
28 Şu­ba­t’­a ta­raf ya da kar­şı ola­bi­lir­si­niz.
Han­gi gö­rüş­te olur­sa­nız olun; 28 Şu­bat da­va­sı­nın hu­kuk­sal kat­li­amı­na se­yir­ci ka­la­maz­sı­nız.
Ken­dim­den ör­nek ve­re­yim; Si­liv­ri Ce­za­evi­’n­de bu­lu­nan çok ki­şiy­le fark­lı po­li­tik gö­rüş­te­yim. Fa­kat bu Er­ge­ne­kon da­va­sın­da­ki ada­let­siz­le­ri gör­me­me en­gel ol­ma­dı.
Ga­ze­te­ci sa­de­ce ger­çe­ği arar ve ya­zar.
Oy­sa ki­mi­le­ri ha­ki­ka­ti baş­ka ka­lıp­la­ra so­kup ta­nın­maz ha­le ge­tir­mek için ça­lı­şı­yor.Ço­ğun­lu­ğu kö­şe ya­za­rı “a­kil ada­m”, Ye­ni Şa­fak ga­ze­te­si­ne tam say­fa ilan ve­re­rek, 28 Şu­bat so­ruş­tur­ma­sı­nın bir tür­lü si­vil­le­re uzan­ma­dı­ğın­dan kay­gı­ duy­duk­la­rı­nı be­lirt­ti!
Bı­ra­kı­nız ga­ze­te­ci­li­ği; bu ilan bi­le tek ba­şı­na; Tür­ki­ye­’de­ki ya­şa­mın, hu­kuk­sal ve si­ya­sal açı­dan gü­ven­de ol­ma­dı­ğı­nı is­pat­lı­yor.
Ağız­la­rın­dan 28 Şu­ba­t’­ı dü­şür­me­yen­ler du­ruş­ma­la­rı ta­kip et­me­di; ha­ki­kat­le hiç il­gi­le­ri yok; sa­de­ce ka­ba bir si­ya­set ya­pı­yor.
Pa­zar­te­si gü­nü 28 Şu­bat da­va­sı­nın üçün­cü saf­ha­sı baş­lı­yor.
Bi­rin­ci saf­ha, 12 Ni­san 2012’de tu­tuk­la­ma­lar ile baş­la­dı.
İkin­ci saf­ha, 4 Şu­bat 2014 iti­ba­riy­le sa­nık­la­rın 65 du­ruş­ma sü­ren mah­ke­me sor­gu­suy­la bit­ti.
Ba­kın du­ruş­ma­lar­da han­gi ger­çek­ler or­ta­ya çık­tı…
Kimler geldi kimler gelmedi?
Balyoz Davası’nın “Bavulcusu” olur da 28 Şubat davasının olmaz mı?
1997’de ordudan atılan Tabip Yüzbaşı Tamer Tatar’ın, kendisine kargo ile gelen (!) bir bavul CD ve belgeyi (!) savcılığa teslim etmesiyle, 102’si asker, biri sivil 103 sanıklı 28 Şubat davası başladı.
– TRT spikerlerince 1309 sayfalık iddianamenin okunması 15 celse sürdü. İddianamenin 1309 sayfa olması Ergenekon iddianamesi gibi abartıydı. Konular defalarca tekrar edilerek yazılmıştı.
-Tansu Çiller, Meral Akşener, Şevket Kazan, Hasan Ekinci, Merve Kavakçı, Şeref Malkoç gibi siyasilerin de bulunduğu 481 kişi müşteki oldu. Şeref Malkoç iki kez, Şevket Kazan ile Hasan Ekinci ise bir kez mahkemeye geldi, diğerleri gelmedi.
Toplam müşteki sayısı 700’ü aştı. Bunların belli merkezlerden yönlendirildikleri ortaya çıktı; tıpatıp aynı olan dilekçelerle başvurmuşlardı!
– “Davaya esas belgeler” arasında ıslak imzalı hiçbir belge yoktu; hepsi ya fotokopi ya da digital idi.
– Balyoz Davası’nın yalan olduğu TÜBİTAK tarafından belirtilen 5 No’lu Harddisk’i gibi, 28 Şubat’ın da davaya esas olan 5 No’lu CD’si vardı. Duruşmalar boyunca söz konusu CD’nin sahteliği ve üzerinde tahrifat yapıldığı sıkça vurgulandı. CD’nin imajı talep edildi, ama bugüne kadar CD’nin imajı kimseye verilmedi.
Yeni bilgiler ortaya çıktı
Sorgulamalar sırasında tarihe not düşülen yeni bilgiler ortaya çıktı:
Örneğin: “28 Şubat kararlarını askerlerin Başbakan Erbakan’a baskı yaparak imzalattığı” şeklindeki bilgileri tamamen hayal ürünüydü. Zira söz konusu kararları Erbakan’a imzalatan hükümet ortağı Tansu Çiller idi.
Örneğin: 28 Şubat kararlarının kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanması için Başbakan Erbakan imzalı bir direktif yayınlanmıştı. Dahası Başbakan Erbakan’ın müsteşarı da 13 Haziran 1997’de, kararları uygulamayı ağırdan aldıkları gerekçesiyle kamu kurum ve kuruluşlarına uyarı yazısı göndermişti.
– Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Ali Kalkancı gibi şahısların TSK tarafından kullanıldığı iddiaları uydurmaydı. Aksine, bu kişilerin o dönemde iktidara yakın kimselerle bağlantıları ortaya çıktı. Ayrıca bu isimler 28 Şubat’tan 4 yıl önce 1993’te tv’lere çıkmaya başlamıştı.
– “Askerlerin toplumun büyük kesimini fişlediği” şeklindeki iddiaları yalandı. Mahkemeye sunulan bilgiler, MİT ve Emniyet verileriydi.
– Yurt dışındaki kimi akademisyenin yurda çağrılmasının 28 Şubat’la ilgisi yoktu. Bunlar RefahYol hükümeti döneminde Milli Eğitim Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve Başbakanlık Güvenlik İşleri Başkanlığı’nın ayrı ayrı yazıları dahilinde çağrılmışlardı.
Benzer savcı “çalışması”
Açın bakın Ergenekon iddianamesini…
Açın bakın Balyoz iddianamesini…
Hep aynı savcı “çalışmasını” göreceksiniz.
28 Şubat’ta da aynı “çalışma tarzı” vardı. Şöyle…
Savcılığın soruşturma sürecinde sanıkların lehine olabilecek hiçbir belgeyi toplamadığı ve iddianameye dahil etmediği; aksine görmezlikten geldiği ortaya çıktı.
İddianamede, 28 Şubat 1997’de MGK’da alınan kararlar yoktu! Yani 28 Şubat kararları yok sayılarak 28 Şubat iddianamesi hazırlanmıştı!
İddianamede ayrıca; Başbakan Erbakan’ın 28 Şubat kararlarına ilişkin hükümet direktiflerinden; İçişleri ve Adalet Bakanlığı genelgelerinden; MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün irticai faaliyetler raporlarından; Erbakan ve Çiller arasındaki protokolden; Erbakan’ın Resmi Gazete’de yayınlanan istifa dilekçesinden ve gerekçesinden tek kelime söz edilmiyordu.
En vahimi ise savcılığın kimi sanık beyanları ile yazılı belgelerdeki bazı ifadeleri çarpıtarak iddianameye koymasıydı.
Savcılar hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Sonuçta; “Ankara’da hakimler varmış” denen kararlar çıktı; tutuklu 76 sanığın hepsi tahliye edildi. Cezaevinde en uzun süre, 20.5 ay kalan E. Orgeneral Çevik Bir oldu.
Duruşmalar sürerken iki asker vefat etti; E.Orgeneral Teoman Koman ve E. Albay Mehmet Haşimoğlu.
Pazartesi günü Ankara’da 28 Şubat davası var. Orada olun.
NOT: Kanyon D&R mağazasında yarın/ Cumartesi saat 14.00’ten itibaren ‘Er Mektubu Görülmüştür’ kitabını imzalayacağım. Beklerim.

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.