YAZARLAR-Cahiliye dönemini yaşıyoruz:
Aydın yerini mistisizme bıraktı; bilgiyle konuşmuyor; hissediyor ve söylüyor. Rüya tefsirleri (ilm-i tabir-ül rüya) ya da yıldız hareketleri (ilm-i ahkam ül-nücum) yorumcusu artık.
Baksanıza:
Hürriyet gazetesine konuşan KCK sanığı Prof. Dr. Büşra Ersanlı, “Hükümet daha önce ima ettiği kritik davalardaki yargı kararlarının Cemaat güdümlü olduğu iddiasını artık aleni olarak dile getiriyor. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?” sorusunu “Ben inanmıyorum” diyerek yanıtladı.
İnanmak; bilimin değil mistisizmin ürünü.
Bilmek’e giden yolun engeli.
Artık aydınımız gerçeği aramıyor; sorgulamıyor; sadece “içdünyasını” dile getiriyor!
Yaşanılan hukuksuzlukların sebebi zaten bu okumuşların cehaleti değil mi?
Görünen o ki, Büşra Ersanlı cezaevine neden atıldığını bile kavrayamamıştır. Şöyle…
Savcı Zekeriya Öz
MİT görevlisi Kaşif Kozinoğlu 13 Kasım 2011’de Silivri Cezaevi’nde öldü.
56 yaşındaydı. Özel Harpçi bir subaydı. 1995’te emekli olunca MİT’te çalışmaya başladı. Son olarak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın talimatıyla “Başmüşavir” unvanıyla, Asya bölgesinin sorumluluğuna atandı.
Odatv soruşturması kapsamında ifade vermek için, gittiği Afganistan‘dan 9 Mart 2011’de yurda dönerek Savcı Zekeriya Öz‘ün karşısına geçti. “Kaçma şüphesiyle” tutuklandı.
Kozinoğlu adının soruşturmada geçmesini biz Odatv’ciler şaşkınla karşıladık; bizle ne ilgisi vardı?
İddianameden öğrendik:
“Odatv‘den ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde ‘Soner Bey’den Gelen’ başlıklı bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Soner Yalçın’ın talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu görülmüştür.”
İddianameye göre şu talimatı vermiştim:
“Rusya ve Özbekistan’daki cemaat operasyonları hakkında Kozinoğlu’ndan gelen belgeleri mutlaka gündeme taşıyalım. Kozinoğlu’ndan gelen diğer belgeleri de değerlendirelim.”
Savcılık ifadesinde dedim ki, “Kaşif Kozinoğlu’nu tanımıyorum.”
Kozinoğlu dedi ki; “Ben Soner Yalçın dahil hiçbir gazeteciyi tanımıyorum.”
Zaten polis ve savcılıkta aramızda irtibat olduğuna dair bir tek delil yoktu.
“Kanıt” dedikleri, bugün artık virüs olduğu kesinleşen “Koz” isimli o dijital word sayfasıydı!
“Güler Sabancı öldürülecekti”
İddianameye göre, Kozinoğlu hiç gitmediği Rusya ve Özbekistan’da cemaate yapılan operasyonları Odatv’ye sızdırıyordu! Savcılar buna “kanıt” olarak Odatv’ye giren 19 Ağustos 2010 tarihli “Nurculara Hapis Yolu Gözüktü” başlıklı haberi koydu.
Oysa Odatv, o haberin kaynağını göstermişti; Risalehaber.com! Yani Nurcuların kendi sitesi!
Savcılık bunu bilmiyor muydu? Biliyordu! Kozinoğlu’nun hapse atmak için bir zorlama var.
Bir başka örnek:
İstanbul Emniyet Müdürlüğü‘nün amblemini taşıyan 3 Ocak 2011 tarihli resmi evrak, Odatv İddianamesi’nin ek delil klasöründe yer aldı.
Delil olarak dava dosyasına konan ihbar mailinde şu yazılıydı:
“Bana, Güler Sabancı’ya suikast teklifi yapıldı. Ben bu durumu hemen MİT’e bildirdim. İnternet üzerinden MİT İstanbul Başkanı Kaşif Kozinoğlu ile Jitemci mafya Selami Yılmaz ekibi danışıklı dövüş yaptılar. Kaşif Kozinoğlu Jitem sorumlusu binbaşı Mehmet(Hasan) Çallı’yı öldürdü 31 Mart 2004’te. Jitemciler de 9 Nisan 2004’te Sakıp Sabancı’yı öldürdü. Kaşif Kozinoğlu’nun amacı Güler Sabancı üzerinden Sabancı Holdingi ele geçirmekti.” (Ek Klasör 34, sayfa. 8)
Kozinoğlu hapse/ölüme bu deli saçması sözde delillerle gönderildi.
Bu zorlama niye?
MİT ajanı KCK’lılar
Ek delil klasörlerinden öğreniyoruz ki Kozinoğlu’nun telefonları 2009’dan itibaren dinlendi. Kimi meslektaşlarıyla yaptığı telefon konuşmaları davayla hiç ilgisi yokken delil klasörlerine kondu.
Fakat:
İddianameye göre Kozinoğlu’nun bize gönderdiği (!) MİT belgeleri vardı; onlar delil klasörlerine konmadı. Neden saklandığını önce anlayamadık. Sonra fark ettik:
MİT’e ve dolasıyla Hakan Fidan‘a, Kozinoğlu üzerinden operasyon yapılacaktı. Saklanan o sözde belgeler bir sonraki soruşturmanın başlamasına neden olacaktı.
Yani:
MİT’e yapılan 7 Şubat 2012 operasyonu KCK üzerinden değil Odatv üzerinden olacaktı. Kozinoğlu’nu bu kadar zorlamayla hapse atmalarının sebebi buydu. Ölümü bunu engelledi.
Şöyle:
Kozinoğlu 13 Kasım’da öldü; polis 22 Kasım’da büyük bir KCK operasyonu başlattı. 49’u avukat 88 kişi gözaltına alındı.
Sıkı durun: 23 Kasım’da AFP (Ajans France Press) muhabiri Mustafa Özer, soruşturmayı yürüten özel yetkili savcı Bilal Bayraktar’a, MİT ile olan bağlantılarını anlattı. (7 Şubat operasyonunu hangi savcı başlattı: Bilal Bayraktar!)
Ve 22 Kasım operasyonuyla KCK içindeki MİT’çiler bir bir ortaya serildi.
Ayrıca bir başka oyunları da tutmamıştı:
KCK gözaltılarında MİT tarafından kullanılan bir isim daha vardı: Eli kalaşnikoflu fotoğrafı medyaya sızdırılan Av. İrfan Dündar!
Yalçın Küçük Odatv duruşmasında açıkladı. “Av. İrfan Dündar sürekli telefon etti; hep evime gelmek istedi; reddettim ‘MİT ajanısın’ dedim. İrfan Dündar aracılığıyla bana komplo kuracaklardı.”
Evet, Odatv üzerinden MİT’e gideceklerdi. Kozinoğlu ölünce, MİT’e operasyon KCK üzerinden oldu! Odatv davası ise, sadece gazeteciler davası olarak kaldı ve çöktü.
Büşra Ersanlılar bunları hiç görmek-anlamak istemedi. Cemaatin polis-yargı operasyonları konusunda bilgisiz olmayı yeğlediler.
Ne yazık ki, seçtikleri bu cehalet yoluyla planlanmış kötülüğe ortak olmayı sürdürüyorlar! Yazık.
Elimizde Sinoplu Diojen‘in feneri aydın arıyoruz…
SÖZCÜ