Soner Yalçın: Pazar bulmacası…

Pazar bulmacası: Fethullah Gülen

Soner Yalçın-2013-1Korku aşıldı; artık dokunulmaz değil. Yazılıyor. Konuşuluyor. Ve tartışılıyor. Bu kadar gündemde olan kişi hakkında ne kadar bilgiye sahibiz. Hayır “paralel”den bahsetmiyorum. Bizzat Gülen’in hayatı konusunda ne kadar bilgimiz var. Nereli? Adı ne? Kaç yaşında? Yıllardır haber yapıyorum altından kalkamıyorum. En iyisi yazayım, siz karar verin. İşte size bir pazar bulmacası…
Res­mi açık­la­ma­sın­da Er­zu­rum ili, Ha­san­ka­le (Pa­sin­ler) il­çe­si, Ko­ru­cuk kö­yün­de dün­ya­ya gel­di. Er­zu­rum­lu mu? Yok­sa Ah­lat­lı mı? Şöy­le…
Fet­hul­lah Gü­le­n’­in res­mi ta­ri­hin­den ak­ta­ra­yım:
Os­man­lı­’nın bu­na­lım yıl­la­rı…
Yer: Ah­lat…
Ha­lil Efen­di kız kar­de­şi­nin ka­çı­rıl­dı­ğı­nı du­yun­ca ada­le­ti ken­di eliy­le sağ­la­mak için si­la­ha sa­rı­lı­yor. Çı­kan ça­tış­ma­da bir ki­şi ölü­yor.
Ne­den­se Ha­lil Efen­di suç­lu gö­rül­mü­yor fa­kat sür­gü­ne gön­de­ri­li­yor. Ta­şı­na­bi­lir eş­ya­la­rı­nı alıp ön­ce Ha­san­ka­le­’ye ge­li­yor ar­dın­dan Ko­ru­cuk Kö­yü­‘ne yer­le­şi­yor. Bir da­ha ne­den­se Ah­la­t‘­a dön­mü­yor; oy­sa top­rak­la­rı, ev­le­ri, bah­çe­le­ri var!
Ka­vim­ler Ka­pı­sı Ah­lat:
Kim­ler ge­lip geç­me­miş ki; ta­ri­hi M.Ö 4 bin­ler­de Hur­ri­ler ile baş­lı­yor. Asur, Urar­tu, Med, Pers, Ro­ma, Bi­zans, Mer­va­no­ğul­la­rı, Ab­ba­si­ler, Eme­vi­ler, Sel­çuk­lu­lar, Dil­ma­ço­ğul­la­rı, Ey­yu­bi­ler, Mo­ğol­lar, Ana­do­lu Sel­çuk­lu­lar, İl­han­lı­lar, Ce­la­yi­ler, Ka­ra­ko­yun­lu­lar, Ak­ko­yun­lu­lar, Sa­fa­vi­ler ve 1533’te Os­man­lı­lar.
Ah­lat is­mi­nin eti­mo­lo­jik kö­ke­ni hak­kın­da çe­şit­li gö­rüş­ler var.Bi­zans­lı­lar “Kh­la­t”;Er­me­ni­ler “H­la­t”,o coğ­raf­ya­da en uzun sü­re ka­lan Sür­ya­ni­ler“K­ha­la­t”,“Ke­lat­h”, “K­he­lat­h”,“K­hı­la­t”, Arap­lar “Ha­la­t”, “Hı­la­t” İran­lı­lar ve Türk­ler “Ah­la­t” di­yor.
Ah­lat­lı Ha­lil Efen­di Ko­ru­cu­k’­ta ölü­yor; ar­dın­da bir ev­lat bı­ra­kı­yor; Hur­şit. Onun iki oğ­lu olu­yor: Sü­ley­man Efen­di ve Mol­la Ah­met.
Fet­hul­lah Gü­le­n’­in Ai­le­si Mol­la Ah­me­t’­ten ge­li­yor. İl­ginç bir adam; Gü­len Ai­le­si­’nin res­mi ta­ri­hi­ne gö­re, ya­şa­mı­nın son 30 yı­lın­da sır­tı ya­tak yü­zü gör­mü­yor; hiç uyu­mu­yor; sa­ba­ha ka­dar na­maz kı­lı­yor. Son­ra tar­la­ya gi­di­yor ak­şa­ma ka­dar ça­lı­şı­yor.
Gün­de sa­de­ce iki zey­tin yi­yor. Te­bes­süm et­ti­ği gö­rül­mü­yor!
Si­vas-Yoz­gat gün­le­ri
Mol­la Ah­met, de­de­si Ha­lil efen­di gi­bi gur­be­te git­mek zo­run­da ka­lı­yor; kö­yün­den ay­rı­lı­yor.
“93 Har­bi­’n­de de­dem Mol­la Ah­met ve ai­le­si Ko­ru­cu­k’­u terk ede­rek Si­vas do­lay­la­rı­na ge­lip yer­le­şir. Tek­rar Ko­ru­cu­k’­a dön­dük­le­rin­de köy­de taş üs­tün­de taş kal­ma­dı­ğı­nı gö­rür­ler.” (Kü­çük Dün­yam, s29)
93 Har­bi (Ru­mi1293); 1877-78’de Rus­ya ile ya­pı­lan sa­vaş. Rus­lar, Ne­ne Ha­tu­n‘­un kah­ra­man­lı­ğı ve Azi­zi­ye Tab­ya­sı­‘nın yi­ğit sa­vun­ma­sı­na rağ­men Er­zu­ru­m’­a gi­ri­yor. Mol­la Ah­met Er­zu­ru­m’­u sa­vu­nan­lar ara­sın­da var mı? Gü­len bu ko­nu­ya de­ğin­mi­yor.
13 Tem­muz 1878 Ber­lin Ant­laş­ma­sı­’y­la Rus­lar Er­zu­ru­m’­dan çe­ki­lin­ce Mol­la Ah­met kö­yü­ne dö­nü­yor.
Fet­hul­lan Gü­le­n’­in -Mol­la Ah­me­t’­in oğ­lu- de­de­si Şa­mil, -ne­re­si ol­du­ğu­nu bil­me­di­ği­miz- Si­vas do­lay­la­rın­da yer­leş­tik­le­ri yer­de dün­ya­ya ge­li­yor.
Fet­hul­lah Gü­len ai­le­sin­de göç bit­mi­yor.
Şa­mil de, bü­yük de­de­si Ha­lil Efen­di ve ba­ba Mol­la Ah­met gi­bi yur­dun­dan ay­rıl­mak zo­run­da ka­lı­yor.
Bi­rin­ci Dün­ya Sa­va­şı­’n­da Rus Or­du­su­’nun Er­zu­ru­m’­a gel­di­ği­ni du­yan halk böl­ge­yi terk edi­yor. Os­man­lı Dev­le­ti­’nin izin ver­me­me­si­ne rağ­men ara­la­rın­da Şa­mil Efen­di­’nin de bu­lun­du­ğu köy­lü­ler kağ­nı­lar­la iç Ana­do­lu­’ya ka­çı­yor. Gü­len Ai­le­si sa­vaş bo­yun­ca Yoz­ga­t’­ın Yer­köy il­çe­si­nin bir kö­yü­ne yer­le­şi­yor.
Sa­vaş son­ra­sı tek­rar Ko­ru­cak Kö­yü­’ne dö­nü­yor­lar.
Göç hiç bit­mi­yor
Şa­mil Efen­di­’nin ye­di ço­cu­ğu var; Dür­da­ne, Ra­sim, Nu­ret­tin, En­ver, Se­fer, Sey­ful­lah ve Ra­miz.
Ra­miz, Fet­hul­lah Gü­le­n’­in ba­ba­sı. Din ada­mı.
Gü­len ba­ba­sı­nın di­ni yö­nü için şöy­le di­yor: “Ba­bam Ku­r’­an’­ı otuz yaş­la­rın­da öğ­ren­miş. Do­ğum ta­ri­hi 1905 ol­du­ğu­na gö­re, o boş dö­nem­le­ri­ni id­rak et­miş ve boş dö­nem­ler­de ye­tiş­miş.” (s 22)
Ra­miz Efen­di­’nin ho­ca­sı Al­var­lı Meh­met Lüt­fi Efen­di­’y­di. İmam­lı­ğı­nı yap­tı­ğı Al­var­lı Kö­yü­’n­de has­ta­la­nıp 1939’da ay­rıl­mak zo­run­da ka­lın­ca ye­ri­ni Ra­miz Efen­di­’ye bı­rak­tı.
Gü­len Ai­le­si Ko­ru­cu­k’­tan Al­var Kö­yü­’ne ta­şın­dı. (Ye­ni köy­de okul yok­tu; Fet­hul­lah Gü­len il­ko­ku­lu bı­rak­tı. Yıl­lar son­ra tek dip­lo­ma­sı olan il­ko­kul dip­lo­ma­sı­nı dı­şa­rı­dan ver­di­ği im­ti­han­lar­la el­de et­ti.)
Ra­miz Efen­di­’yi Al­var­lı Kö­yü­’n­de imam ol­ma­sı­nı sağ­la­yan Meh­met Lüt­fi Efen­di­’y­le ta­nış­tı­ran ki­şi Fet­hul­lah Gü­le­n’­in tey­ze­siy­di!
Gü­le­n’­in ba­ba ta­ra­fı de­ğil an­ne ta­ra­fı so­fu­’y­du.
Gü­len, an­ne­si için “be­nim ilk Ku­r’­an ho­cam va­li­dem­di­r” di­yor. (s 25).
Gü­le­n’­in an­ne­si­nin is­mi Re­fi­a.
An­ne­an­ne­si Ha­ti­ce Ha­-nım’­dı ve Gü­len an­ne ta­ra­fı­nın Şük­rü Pa­şa­za­de­ler­den gel­di­ği­ni söy­lü­yor. “Ha­ti­ce ni­nem, an­ne­min an­ne­si­dir. Her­hal­de ve­rem ol­du­ğun­dan er­ken öl­müş. Edir­ne Şük­rü Pa­şa sü­la­le­sin­den gel­me.” (s 30) Edir­ne­’de Şük­rü Pa­şa­za­de­ler için, 1492 yı­lın­da İs­pan­ya­’da ko­vu­lup Trak­ya­’ya ge­lip yer­le­şen Sa­fe­rad Ya­hu­di göç­men­ler­den ol­du­ğu id­di­a edi­li­yor. Dön­müş­ler Müs­lü­man ol­muş­lar­dı. Doğ­ru mu bi­lin­mez!
İki ai­le­nin na­sıl ta­nış­tı­ğı­nı Gü­len an­la­tı­yor:
“O sü­la­le­de bir Zi­ya Efen­di var­dı. Ba­ba­mın am­ca­za­de­si sa­yı­lır. An­ne­min tey­ze ço­cuk­la­rın­dan Ay­şe tey­ze­miz -ki ilk de­fa Ko­ru­cu­k’­a o ge­lin gel­miş, Şük­rü­pa­şa­za­de­ler­den al­mış­lar. Ay­şe tey­zem an­ne­mi on­la­ra tav­si­ye edin­ce er­kek ta­ra­fı an­ne­me ta­lip ol­muş­lar. (…) De­dem de da­yım da eh­li Ku­r’­an­dır. Tey­zem de din­dar bi­riy­di.” ( s 31)
Gü­len da­yı­sı­na çok düş­kün; “da­yı­ma ben­ze­rim, özel­lik­le göz­le­rim da­yı­ma ben­zer. De­dem de da­yı­ma bi­raz ben­zer­di. Fa­kat de­de­min bur­nu bi­raz da­ha mu­kav­ves­ti. Tey­zem de öy­ley­di.” (s 32)
Rö­por­ta­jı ya­pan La­tif Er­do­ğan so­ru­yor: “Her iki ai­le­nin de sey­yid ol­du­ğu söy­le­ni­yor, ne der­si­niz?”
Gü­le­n’­in ya­nı­tı şu: “O­la­bi­lir, öy­le di­yor­lar.” (s 33)
Meh­met Lüt­fi Efen­di 1956’da ölün­ce Ra­miz Efen­di­’yi Al­var­lı kö­yü sa­kin­le­ri ne­den­se is­te­mi­yor. O da çok bo­zu­lu­yor ve Ar­tu­zu Kö­yü­‘ne gi­di­yor. Fa­kat ora­da da uzun sü­re ka­la­mı­yor Er­zu­ru­m’­a yer­le­şi­yor. 1974’te ve­fat ede­ne ka­dar bu şe­hir­de ya­şı­yor.
Fet­hul­lah Gü­le­n’­in ya­şa­mı hep gö­çe­be­lik­le ge­çi­yor. Gö­çe­be­lik ba­ba­sı­nın di­ni eği­ti­mi için gön­der­di­ği Ha­san­ka­le­’y­le baş­lı­yor ve bu­gün Pen­sil­van­ya­’y­la sü­rü­yor.
Şim­di söy­le­yin ba­ka­lım, Fet­hul­lah Gü­len ne­re­li
Ne za­man doğ­du?
Fet­hul­lah Gü­le­n’­in nü­fus ka­ğı­dın­da do­ğum ta­ri­hi ola­rak, 27 Ni­san 1941 ya­zı­lı.
Fet­hul­lah Gü­len bu ta­ri­hi ka­bul et­mi­yor.
Res­mi ta­ri­hin­de şöy­le an­la­tı­yor:
Ba­ba­sı, Gü­le­n’­i doğ­du­ğu yıl nü­fu­sa kay­det­tir­mek üze­re Ha­san­ka­le­’ye gi­di­yor. An­cak tek par­ti ik­ti­da­rı­nın hü­küm sür­dü­ğü o yıl­lar­da nü­fus me­mu­ru da nem­rut mu nem­rut! “Ben bu is­mi kay­det­me­m” di­yor. Ve bu­nun üze­ri­ne ba­ba­sı kı­zıp oğ­lu­nun nü­fus kay­dı­nı yap­tır­ma­dan kö­ye dö­nü­yor.
Bir sü­re son­ra Ra­miz Gü­len köy­de ih­ti­yar he­ye­ti­ne se­çi­li­yor. Nedense köy muh­ta­rı bü­tün iş­le­ri ona dev­re­di­yor. Ra­miz Bey, sa­mi­mi ol­du­ğu köy ka­ra­ko­lu­nun baş­ça­vu­şuy­la bir­lik­te 1942’de ye­ni­den Ha­san­ka­le Nü­fus İda­re­si’­ne gi­di­yor. Bu se­fer iki oğ­lu­nu kay­det­ti­re­cek­ti. Sıb­ga­tul­lah, ağa­be­yi Fet­hul­lah Gü­le­n’­den 2.5 yıl son­ra dün­ya­ya gel­miş­ti.
Baş­ça­vuş, “bu isim­le­ri bu şe­kil­de kay­de­de­cek­si­n” di­ye sert çı­kı­yor ve bu­nun üze­ri­ne nü­fus me­mu­ru iki­si­ni de kay­de­di­yor. Ah ta­lih­siz­lik, her iki ka­yıt­ta da yan­lış­lık­lar ya­pı­yor.
Ba­ba­sı­nın is­mi­ni “Mu­ham­med Fet­hul­la­h” ola­rak koy­du­ğu Fet­hul­lah Gü­le­n’­in is­mi­ni “Mu­ham­me­d” ol­ma­dan, do­ğum ta­ri­hi­ni de 1938 ye­ri­ne 1942 ola­rak; kar­de­şi Sıb­ga­tul­la­h’­ı ise 1942 do­ğum­lu ve Sey­ful­lah is­miy­le kay­de­di­yor!
Böy­le­ce Fet­hul­lah Gü­len, 1938 do­ğum­lu ol­ma­sı­na rağ­men nü­fus kay­dın­da 1942 ola­rak yer alı­yor.
Edir­ne­’de me­mu­ri­ye­te gi­ri­şi sı­ra­sın­da yaş ko­nu­sun­da so­run ya­şı­yor; ve mah­ke­me ka­ra­rıy­la ya­şı­nı 1 yıl bü­yü­tü­yor. Do­ğum yı­lı 1941 ola­rak kay­da ge­çi­yor.
Al­lah!.. Al­lah!..
Ma­dem 1938 do­ğum­lu, ne di­ye do­ğum ta­ri­hini 1941 ola­rak bü­yü­tü­yor; 1938 ola­rak ni­ye bü­yüt­mü­yor?
Pe­ki.
Yi­ne de, 1938 di­ye­lim.
Han­gi gün do­ğu­yor?
Ce­ma­at’­in Bu­gün ga­ze­te­sin­de ya­zar­lık ya­pan Prof. Dr. Do­ğu Er­gil, Fet­hul­lah Gü­le­n’­in ken­di­si­ne ver­di­ği ya­nıt­lar­la ha­zır­la­dı­ğı “100 So­ru­da Fet­hul­lah Gü­len ve Ha­re­ke­ti­” ad­lı ki­ta­bın­da­ki do­ğum ta­ri­hi kaç ya­zı­yor bi­li­yor mu­su­nuz:
“11 Ka­sım 1938”!
Ya­ni Ata­türk ha­ya­tı­nı kay­be­di­yor, er­te­si gün Fet­hul­lah Gü­len do­ğu­yor!
Nur­cu­la­r’­ın ri­sa­le­fo­rum si­te­si ise “11 Ka­sım 1938” di­yor!
Fa­kat…
Fet­hul­lah Gü­le­n’­in res­mi si­te­si do­ğum gü­nü­nü bir gün ön­ce­ye alı­yor:
“Fet­hul­lah Gü­le­n’­in do­ğum ta­ri­hi res­mi nü­fus ka­yıt­la­rın­da 27 Ni­san 1941 ola­rak ge­çi­yor. An­cak Gü­le­n’­in res­mi ka­yıt­la­ra geç­me­yen asıl do­ğum ta­ri­hi, hay­li il­ginç bir tak­vim yap­ra­ğı­na denk dü­şü­yor: 10 Ka­sım 1938. Gü­len, her­ke­sin ez­be­rin­de olan bu ta­rih­te, ya­ni Mus­ta­fa Ke­mal Ata­tür­k’­ün öl­dü­ğü gün, Er­zu­ru­m’­un Pa­sin­ler il­çe­si­nin Ko­ru­cuk Kö­yü­’n­de Ra­miz Ho­ca­efen­di ve Re­fi­a Ha­nı­m’­ın oğ­lu ola­rak dün­ya­ya gel­di.”
Ta­mam yi­ne ka­bul ede­lim!
De…
Ni­ye Fet­hul­lah Gü­len, ya­şa­mın­dan bah­se­der­ken do­ğum ta­ri­hi­ni 1941 gi­bi an­la­tı­yor.
“1945’te, dört ya­şın­da an­nem ba­na Ku­r’­an’­ı öğ­ret­ti­” gi­bi…
Ha­di ba­ka­lım çı­kın işin için­den; Fet­hul­lah Gü­le­n’­in do­ğum ta­ri­hi ne­dir?
Ger­çek adı ne?
Fet­hul­lah Gü­len adı ko­nu­sun­da çok has­sas; yan­lış ya­za­nı mah­ke­me­ye ve­ri­yor!
Ken­di­si­ne “Fe­to­” de­nil­me­sin­den nef­ret edi­yor. Bun­da hak­lı. Ki­şi, ken­di­ne is­mi ile hi­tap edil­me­si­ni, adı­nın tam ya­zıl­ma­sı­nı is­ti­yor­sa hak­lı­dır; kim­se bu­na iti­raz ede­mez. An­cak hu­ku­ki bir ko­nu mu­dur, ha­ka­ret mi­dir tar­tı­şı­lır.
Pe­ki, Tür­ki­ye­’nin gün­de­min­den düş­me­yen bu ki­şi­nin ger­çek adı ne­dir?
“Fet­hul­la­h” mı yok­sa “Fe­tul­la­h” mı?
Avu­kat­la­rı­nın yap­tı­ğı hu­ku­ki ya­zış­ma­lar­da adı “Fe­tul­la­h” di­ye ge­çi­yor. Ya­ni tek “h” har­fiy­le.
Avu­kat­lar; “Fet­hul­lah Gü­len, 31 Ocak 1986 ta­ri­hin­de İz­mir İl Nü­fus Mü­dür­lü­ğü­’ne baş­vu­ra­rak, 3881 ka­yıt nu­ma­ra­lı kim­li­ğin­de­ki is­mi­ni ‘Fe­tul­la­h’­tan, ‘Fet­hul­la­h’­a çe­vir­di. Bu ‘h’ har­fi de­ği­şik­li­ği ki­mi­ne gö­re eb­ced he­sa­bı­na uy­dur­mak, ki­mi­ne gö­re ise Sa­id-i Nur­si­’nin Si­ir­t’­te­ki ho­ca­sı Mol­la Fet­hul­la­h’­ın adı­nı al­mak is­te­me­si ne­de­niy­le ya­pıl­mış­tı­” şek­lin­de­ki ha­ber­le­ri ya­lan­lı­yor.
Gü­le­n’­in avu­ka­tı Or­han Er­dem­li şöy­le di­yor: “Mü­vek­ki­lim, hiç­bir za­man ‘h’ har­fi ek­le­ye­rek ve­ya baş­ka bir bi­çim­de is­mi­ni de­ğiş­tir­miş de­ğil­dir.”
Ya­ni avu­ka­tı, Gü­le­n’­in adı­nın “Fe­tul­la­h” ol­du­ğun­da ıs­rar­lı.
Bir da­ki­ka, me­se­le bu ka­dar ko­lay de­ğil…
Gü­le­n’­e açı­lan tüm da­va­larda adı “Fet­hul­la­h” di­ye ge­çi­yor.
Ya­ni iki “h” har­fiy­le!
Esas No: 2000/124 An­ka­ra 2 No­lu DGM ge­rek­çe­li ka­ra­rın­da adı; “Fet­hul­lah Gü­len.”
Da­ha es­ki yıl­la­ra ba­kar­sak; Esas No: 1973/146 As­ke­ri Yar­gı­tay İla­m’­ı adı yi­ne; “Fet­hul­lah Gü­le­n” di­ye ge­çi­yor.
Esas No: 1974/12 Sı­kı­yö­ne­tim As­ke­ri Mah­ke­me­si ge­rek­çe­li hük­mün­de de is­mi “Fet­hul­lah Gü­len…”
Esas No: 2007/6083 Yar­gı­tay 9. Ce­za Da­ire­si İla­m’­ın­da yi­ne adı, “Fet­hul­lah Gü­len.”
Çok uzat­ma­ya­lım: ABD Ada­let De­part­ma­nı Kri­mi­nal Dai­re Was­hing­ton D. C. 20530 alı­nan ifa­de­sin­de adı yi­ne; “Fet­hul­lah Gü­le­n” ola­rak yer alı­yor.
MİT, Em­ni­yet ve TSK ra­por­la­rın­da da ağır­lık­lı ola­rak “Fet­hul­la­h” adı kul­la­nı­lı­yor.
Ki­me ina­na­ca­ğız? Üs­te­lik…
Gü­len yaz­dı­ğı ki­tap­la­rın­da adı “Fet­hul­la­h” di­ye ya­zı­lı­yor.
Öy­le ki…
Ce­ma­at­çi Za­man ga­ze­te­si­nin de ka­fa­sı ka­rı­şık:
Sa­de­ce bu yıl Za­ma­n’­da ya­yın­la­nan 220 ya­zı­da “Fet­hul­la­h” kul­la­nı­lır­ken, üç ya­zı­da “Fe­tul­la­h” di­ye ya­zı­lı!
Bit­me­di…
Me­se­le sa­de­ce bir “h” har­fi de­ğil; bir de “M” har­fi var!
Fet­hul­lah Gü­le­n’­in “Son­suz Nu­r” ki­ta­bıy­la il­gi­li ve­ri­len ilan­lar­da adı, “M. Fet­hul­lah Gü­le­n” di­ye ge­çi­yor. Ay­rı­ca Za­man ga­ze­te­si­nin “Kür­sü­” say­fa­sın­da “M. Fet­hul­lah Gü­le­n” di­ye im­za atı­yor.
Bu “M”­nin açı­lı­mı ne­dir; “Meh­me­t” mi, “Mu­hamme­d” mi?
Da­ha ön­ce var mıy­dı? Yok­tu.
Pe­ki ne­re­den çık­tı bu “M” is­mi?
Gü­le­n’­in res­mi si­te­sin­de nü­fus me­mu­ru­nun yap­tı­ğı “yan­lış­lık­ta­n” bah­se­di­li­yor: Ba­ba­sı is­mi­ni “Mu­ham­med Fet­hul­la­h” ola­rak koy­muş­tu ama nü­fus me­mu­ru kay­da “Mu­ham­me­d” ol­ma­dan yaz­mış­tı!
Nü­fus kim­li­ğin­de ne mi ya­zı­yor; “Fe­tul­lah Gü­le­n” ya­zı­lı.
Ama Gü­len…
“M. Fet­hul­lah Gü­le­n” is­mi­nin kul­la­nıl­ma­sı­nı is­ti­yor!
Ha­di ba­ka­lım çı­kın işin için­den!
Bu ara­da unut­ma­dan ek­le­ye­yim:
Fet­hul­lah Gü­len, ba­zı ya­zı­la­rın­da “M. Ab­dül­fet­tah Şa­hi­n” müs­te­ar adı­nı kul­la­nı­yor.

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.