Açılım masalının sonu: Her yer ayaklanma, her yer kaos!..
Sevgili okurlarım,
İstanbul Barosu ülkemizin içine sürüklendiği hazin ve çok tehlikeli durumu, yine sarsıcı bir duyuruyla kamuoyunun dikkatine sundu. Tarihi önemdeki duyurunun ana hatlarını sizinle paylaşıyor ve kesip saklamanızı öneriyorum:
Baro “manifesto” niteliğindeki mesajında, AKP’nin “Açılım ve stratejik derinlik adı altında yürüttüğü politikalar gayrı millidir ve ne yazık ki beklenen zehirli sonuçlarını vermeye başlamıştır” diyor ve devam ediyor:
“…Ülkemiz, siyasi iktidarın ayrıştırıcı, etnik ve mezhepsel temelli politikaları sonucu başkaldırı/ayaklanma provalarının sahneye konulduğu belirsizlik, güvensizlik, çatışma ve kaos ortamına sürüklenmiştir. Örneğin Suriye topraklarında bulunan Ayn El Arap’ta (Kobani) süren çatışmaları bahane eden bir siyasi partinin terör örgütü paralelinde yaptığı çağrıyla ülke adeta savaş alanına çevrilmiştir.
* * * *
Çarpıcı tespitlerle dolu duyuruyu özetlemeye devam ediyorum:
“…Tüm bu yaşananların, ölümlerin birinci derece sorumlusu siyasi iktidar ile ona destek verenlerdir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ortakları ile birlikte kumpas kurmaktan, onu itibarsızlaştırmaktan çekinmeyen iktidarın şimdi silahlı kuvvetlere sarılması, içinde bulunduğu çaresizlik ve aczin bir yansımasıdır.
…”Analar ağlamasın” şeklindeki gayrı samimi ve popülist yaklaşımlarla teröre verilen taviz sonucunda şimdi analar daha çok ağlamakta, ülke savaşa ve iç çatışmaya sürüklenmektedir.”
* * * *
“…Silahsız, saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü demokratik ve anayasal bir haktır. Ancak son günlerde olanları bu hakkın kullanımının bir parçası olarak kabul edebilmek mümkün değildir. Bu bir isyan ve ayaklanma provası, bir meydan okumadır ve bunun sorumlusu da siyasi iktidardır.
…Ancak siyasi iktidar, suçluların telaşı ile olaylara karşı bu kez hukuk dışı veya aşırı bir tepkiyi kışkırtarak, suçu açılım ortağı terör örgütüne ve malum siyasi partiye yükleyerek sorumluluğu üzerinden atmaya çalışmaktadır. Ancak bu kaçış beyhudedir, yaşanan trajedi toplumsal bellekte kayıt altına alınmıştır ve alınmaktadır.
…Ayn el Arap’ta yaşananlar, elbette ki insani olarak hepimizi üzmekte ve kaygılandırmaktadır. Ancak bunu bahane ederek üniter yapıya, Cumhuriyet’e, ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı bir ayaklanma teşebbüsü, demokratik protesto hakkının çok ötesine geçen saldırı ve terör eylemleri kabul edilemez. Etnik kalkışma ve isyan girişimine karşı gerekli demokratik kurallar çerçevesinde ve hukukla kayıtlı olarak gerekli önlemlerin alınması tabiidir ve gereklidir.”
* * * *
“…Türkiye’nin sınırları dışındaki (Suriye) bu yangına ve bataklığa girmesinde hiçbir milli çıkarı yoktur. Türkiye’nin yapması gereken, yurtta sulh, cihanda sulh ilkesi kapsamında önce iç barışı sağlamak ve ulusal bütünlüğe, sınırların değişmezliğine kararlılıkla sahip çıkmak, başka ülkelerin içişlerine karışmamaktır.
…Yaşananlar bir milletin etnik, mezhepsel, siyasi açıdan bölündüğünde; yurttaşlık yerine belirtilen kimliklerin ön plana çıkarıldığında ülkenin nasıl bir cehenneme dönüşebildiğini somut olarak göstermiştir. Şu halde yapılması gereken ayrılıkların değil, ortak değerlerin ön plana çıkarılmasıdır ki bu da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Gerçekten ayrılıkları, etnik, dini, mezhepsel ve siyasi kimlikleri ikinci plana atarak ortak bir aidiyet duygusu yaratmak suretiyle emperyalizme karşı direnme imkanı veren yegane yapı üniter-ulus devlettir ve bir millet olabilmektir. Bu yapıda diğer alt kimlikleri ne olursa olsun herkes Cumhuriyetin eşit yurttaşlarıdır.”
* * * *
“…Ay yıldızlı bayrağımız, hepimizin varlığının, gücünün, aidiyetimizin simgesi, birliğimizin harcıdır. Ona sahip çıkılmalı ve saygısızlığa asla izin verilmemelidir. Aynı şekilde ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ülkemizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu ve rehberi olup, Türk milletinin ortak gurur simgesidir. O’nu gönüllerimizden, hafızamızdan silmeye, Cumhuriyet’i yıkmaya, devletin milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya, milli sınırlarımızı değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.”
Bildiri, altına hepimizin imza atacağı şu çağrıyla sona eriyor:
“…Gün Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine, milli bütünlüğe, ortak değerlerimize, demokratik, laik, üniter sosyal hukuk devletine kararlılıkla sahip çıkmak, daha çok hukuk ve demokrasi talep etme günüdür.”
SÖZCÜ