Sevgili okurlarım,
Ancak kabuslarda görülebilecek ürkütücü olayları, gerçek hayatta, hem de peşpeşe yaşamaya başladık.
Ülke her gün kabus gündemine uyanıyor.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti “Ortadoğu’yu yeniden inşa edeceğiz, Osmanlı’yı hayata geçireceğiz” diyen hayalci ve maceraperest zihniyetin elinde, terör örgütlerinin arasına sıkıştırılmış bulunuyor.
Bir yanda kafa kesen canavarlar güruhu IŞİD, öte yanda Büyük Kürdistan peşinde koşan ve her geçen gün daha fazla silahlanıp güçlenen PKK…
Bilmem sizin de dikkatinizi çekiyor mu?
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AKP Genel Başkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu, adına “tazıya tut, tavşana kaç” diyebileceğimiz yeni ve çok tehlikeli bir oyunu sahnelemeye hazırlanıyor.
Bu amaçla Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sınır ötesi operasyon yetkisi veren yeni bir tezkereyi TBMM’ye getiriyor.
* * * *
Tarafsız yorumculara göre Türkiye, görünürde IŞİD’le mücadele ediyormuş gibi yapacak ama bunun için öne sürdüğü uçuşa yasak bölge gibi koşullar hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği için “sözde” kalacak.
Böylece PKK’nın Büyük Kürdistan projesinin gerçekleşmesinin önündeki en büyük engel olarak IŞİD’in kalması sağlanacak!
Peki ya kapalı kapıların ardında elindeki silahla masaya oturan PKK’ya verilen sözler?
Oslo’da başlayıp İmralı’da süren müzakereler ve kağıda dökülen mutabakatlar?
Abdullah Öcalan’ın adadaki cezaevinden çıkarılıp evde yaşamasını sağlayacak, sonra da siyaset yapmasının önünü açacak taahhütler?
Onlar ne olacak?
Erdoğan’ın ve güvendiği adamlarının son günlerdeki konuşmaları, olası gelişmelerle ilgili bazı ipuçları veriyor.
Örneğin açılımın geleceğini, IŞİD’in geleceğinin belirleyeceği anlaşılıyor.
Yeni senaryoyu fark eden PKK, eylemlerini tırmandırıyor.
Güneydoğu kentlerinde yoğunlaşan eylemlerle -kapalı kapılar ardındaki taahhütlerini bir an önce yerine getirmesi için- AKP’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.
Bu maceraperest ve çelişkili politikalar, ne yazık ki Türkiye’nin masum insanlarını terör örgütlerinin hedefi haline getirmiş bulunuyor.
ABD vatandaşlarına “Türkiye’ye gitmeyin”, Almanya ise “Metro ve toplu taşıma araçlarına binmeyin” uyarıları yapıyor.
* * * *
Kabus gündeminin hepimizi ilgilendiren kuşkusuz başka maddeleri de var.
Tayyip Erdoğan bu toz duman arasında her ne pahasına olursa olsun HSYK’yı ele geçirmek, yargıyı AKP’nin emir kulu haline getirmek istiyor.
Böylece bağımsız yargının son kalıntılarını da sıfırlayıp, bir yandan yolsuzluk ve rüşvet iddialarından aklanmayı, diğer yandan da işaret edeceği muhalifleri yargı eliyle cezalandırmayı amaçlıyor.
Bu nedenle iktidar olmanın tüm gücünü kullanarak HSYK seçimlerine yükleniyor.
* * * *
İçeride köşeye sıkışan, dışarıda itibarı sıfırlanan, Mısır darbecisi Sisi tarafından bile “uluslar arası sicili” teşhir edilen iktidar, savaş tamtamlarının çaldığı bu kritik süreçte, ekonomiyi de darboğaza sürüklüyor.
Bugünden itibaren yürürlüğe girecek yüzde 9’luk “şok” doğalgaz ve elektrik zammı, saadet zincirinin koptuğu ve AKP’nin popülist politikalarının duvara tosladığı anlamına geliyor.
Çünkü zammın sadece doğalgaz ve elektrikle sınırlı kalmayacağı, zincirleme fiyat artışlarının iğneden ipliğe kadar tüm alanlara yayılacağı biliniyor.
Bu ürkütücü gündemi ancak “kabus” sözcüğü tanımlayabiliyor.
SÖZCÜ