YAZARLAR-2012 sonları…
Ş.D. isimli kişi, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’na çok önemli bir ihbarda bulunuyor.
İhbar mektubunda Rıza Sarraf adlı İran asıllı Türk vatandaşının, yanında çalışan kuryeler üzerine paravan firmalar kurduğu ve bu şirketlerle 87 milyar dolarlık kara para akladığı iddiası yer alıyor.
Muhbir iddia etmekle kalmıyor, kara para transferlerini gösteren banka dekontlarıyla paravan firmaların Ticaret Odası kayıtlarını da mektubun ekinde gönderiyor.
Ayrıca Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve MASAK’ı da (Mali Suçları Araştırma Kurulu) haberdar ediyor.
Durumdan MİT’in (Milli İstihbarat Teşkilatı) de haberi oluyor.
MİT istihbarat çalışmasının ardından hazırladığı raporu, 18 Nisan 2013’te Başbakan Erdoğan’ın önüne koyuyor.
Raporda Sarraf’ın altın taşıyan uçağı Türkiye’de alıkonduğunda Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın devreye girerek sorunu çözdüğü, İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlunun da Sarraf’tan “danışmanlık” adı altında para aldığı yazılıyor.
Raporun sonuç bölümünde ise “Rıza Sarraf’ın bakanlar Zafer Çağlayan ve Muammer Güler ile ilişkisinin ortaya çıkması halinde, söz konusu hususların hükümet aleyhinde kullanılabileceği değerlendirilmiştir!” denilerek Başbakan’a ciddi uyarıda bulunuluyor.
Peki Başbakan ne yapıyor?
Hiç!.. Evet hiçbir şey yapmıyor!
Çünkü yandaş medyanın hükümeti zora düşürecek bir haberi yayınlamayacağına, baskı altındaki medyanın ise buna asla cesaret edemeyeceğine inanıyor.
Savcıların ve polislerin sadece muhaliflerin üzerine gideceklerinden kuşku duymuyor.
Korku imparatorluğunda bu ilişkilerin hükümet aleyhine kullanılabileceğine ihtimal dahi vermiyor.
Bunlara bir de kibir sarhoşluğu eklenince MİT; “Rıza Sarraf” raporunu yazdığıyla kalıyor!..
* * *
MİT’in raporunun Başbakan’a sunulmasından sonraki süreçte Sarraf’la bakanların ve bazı bürokratların ilişkileri kesilmediği gibi, tam tersine artıyor!
Örneğin AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, adeta Rıza Sarraf’ın basın danışmanı gibi çalışmaya başlıyor.
Kara para işini Ankara’ya ihbar eden kişinin yandaş medyaya yaptığı açıklamaların yayınlanmaması için canla başla çalışıp, Rıza Sarraf’a kalkan oluyor!
Bakan Çağlayan ise aile bireylerini toplayıp, Sarraf’ın özel uçağıyla umreye gidiyor.
Bu arada Sarraf şişkin çantaları evlere, bürolara ve Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurucuları arasında yer aldığı TÜRGEV vakfına göndermeye devam ediyor.
Başbakan ise ondan “iyi ve hayırsever bir kişi” diyerek söz ediyor.
“Bize kimse dokunamaz” rahatlığı 17 Aralık’taki operasyonla “şok”a dönüşüyor…
* * *
Önceki gün Ulaştırma Bakanlığı’nın bazı birimlerinde rüşvet alındığı, yolsuzluk yapıldığı ve ihaleye fesat karıştırıldığı iddiaları üzerine, İzmir merkezli yeni bir operasyon başlatıldı.
Operasyonu yapan polis şefleri zanlılardan eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın bacanağını gözaltına almaya çalışırken, kendileri görevden alındı!
Ayrıca operasyona konu olan yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili olarak bakanlığın Sayıştay denetçilerince daha önceden uyarıldığı anlaşıldı.
* * *
İhbar yapılıyor, ciddiye alınmıyor!
MİT rapor yazıyor kimse takmıyor!
Sayıştay’ın uyarısı iplenmiyor!
Sonra da operasyon yapılınca, Başbakan başlıyor bağırmaya:
“Bize uluslar arası komplo yapıldı… Dış güçler ve yerli işbirlikçileri suikast tezgahladı… Türkiye’nin istikrarı hedef alındı… Olup bitenden faiz lobisi yararlandı…”
Siz ne dersiniz bilemem ama ben artık enayi yerine konmaya dayanamıyorum.
SÖZCÜ