“… Maden bacasına girip biraz ilerlediğimde gördüğüm manzara korkunçtu. Çalışma koşulları ve iş güvenliği önlemleri için sıfır demek bile güçtü! Zira hiçbir olumlu emare yoktu. Burası hiçbir şekilde insani ifadelerle tarif edilemez… Madenciler; çok ilkel, akıl almaz, insanlık dışı koşullarda çalışmak zorunda bırakılmışlar…
… Burası daha önce kapatılmış, ancak gerekli koşullar sağlanmadan yeniden açılarak, adeta bu faciaya davetiye çıkarılmış. “Beğenmeyen gelmesin” denilerek bir anlamda insanların işsizliğinden, çaresizliğinden çıkar sağlanmış… İşçilere yemek verilmemesi, servisin kaldırılması ve bunu kabul ettiğine dair taahhütname alınması, çıkardığı kömürde günlük kotasını dolduramaması halinde günlük ücretinden kesinti yapılması gibi zorlamalar, asla kabul edilemez.
… Madende biriken tonlarca su nedeniyle bütün gün boyunca arama kurtarma ekipleri hiçbir şey yapamadı. Dün akşama kadar uygun su tahliye pompası getirilemedi. Bu konuda arama kurtarma ekipleri tamamen hazırlıksızdı!
… Gelen pompalar da saatlerce kamyon üzerinde bekledi. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu için çok abartılı güvenlik önlemi alınmış, dağ-taşa polis ve komandolar yerleştirilmişti. Bir yere gitmek için dahi 4-5 güvenlik noktasından geçip, kimlik göstermek gerekiyordu.
… Karaman Valisi Murat Koca, adeta Erdoğan ve Davutoğlu’nun Protokol Müdürü gibi davranıyordu. Maden sahasına geçmek isteyen sendika yöneticileri polis izin vermeyince beni aradılar. “Neden izin vermiyorsunuz” diye sorduğum Karaman Valisi’nden “Beyefendi (Erdoğan) fazla kalabalık istemiyor, beyefendi gittikten sonra izin vereceğim” yanıtını adım. Bunun üzerine kendisine “Buna siz mi karar vereceksiniz” diye tepki gösterdim ve sendikacıların içeri girişini sağladım.
… Saat 13.00 ile 19.00 arasında hiçbir kurtarma işlemi yapılamadı. Buna karşın saatler boyu protokol düzeni oluşturuldu. Karaman Valisi ise “Beyefendinin aracı şuraya park edecek, çamurdan yürümesin buraya mıcır dökün” diyerek talimatlar vermekle meşguldü.
… Önce Davutoğlu geldi ve ortalık karıştı. Yarım saat sonra geri döndü. Erdoğan’ı karşılayıp, bu kez onunla birlikte döndü. Madencilerin yakınları ise haklı olarak
“İkiniz birden gelseydiniz de bu eziyeti bir kere çekseydik” diyerek bu duruma tepki gösterdi.
… 420 kişiden oluşan AFAD personeli sabah içtikleri tarhana çorbasıyla bütün günü geçirdi, bunun dışında boğazlarına tek lokma girmedi. Çünkü onlar için getirilen peynir, zeytin ve ekmek gibi kumanya, hiçbir planlama yapılmadan yığılan 5-6 bin kişilik polis ordusuna verildi. Gece ayrıldığımda AFAD personeli isyan noktasına gelmişti. Çünkü ne yemekleri, ne de yatacak yerleri vardı!
… Ortalıkta o kadar çok polis vardı ki, madencilerin aileleri haklı olarak “Verin polisin ellerine birer kova, içerdeki suyu boşaltsınlar bir işe yarasınlar bari” diye bu duruma tepki gösterdi.
… Erdoğan ve Davutoğlu gittikten sonra maden sahası terk edilmiş bölgeye döndü. 18 madencinin aileleri ve yakınları ise perişan durumdaydı. Yiyecekleri yemek, içecekleri çay- su ve ihtiyaç giderecekleri tuvaletleri dahi yoktu!
… Bu su baskını göz göre göre gelmiş. Çünkü 2011’de benzeri bir olay yaşanmış. Ayrıca madencilerin bana anlattığına göre 2-3 ay önce galerilerde duvarlardaki ıslaklığı gören işçiler yöneticilerini uyarmış ama “siz işinize bakın” tepkisiyle karşılaşmışlar. Oysa üretimin hemen durdurularak nem olan yerde sondaj yapılması gerekiyormuş! Bu konuda patronlarını noter ihtarnamesiyle dahi uyarmışlar… Ama tüm çabalarına karşın felaketi önleyememişler”
* * * *
Felaket bölgesine giden CHP’nin çalışkan milletvekili Umut Oran’ın dehşet verici gözlemlerini okuduktan sonra, muktedirin daha önceki felaketlerde söylediklerini hatırlayalım:
* * * *
Ey Geziciler, ey paralelciler, ey bunların işbirlikçisi Ce-ha-pe!..
Beni iyi dinleyin iyi!
Maden ocaklarında çalışan işçilerin grizu patlamaları sonrasında göçük altında kalıp ölmeleri, galerilerde ansızın çıkan yangınlarla ve birdenbire gelen su baskınlarıyla hayatlarını kaybetmeleri nedir biliyor musunuz, nedir?
Madenciliğin fıtratıdır…
Takdir-i ilahidir, takdir-i ilahi!..
* * * *
Şimdi de CHP’li Muharrem İnce’nin sosyal medyada paylaştığı mesajı okuyalım:
“Cumhurbaşkanı’nın Karaman ziyareti için aldığınız güvenlik önlemlerini iş güvenliği ve işçi sağlığı için alsaydınız, bu acıları yaşamazdık!”
Muktedir ise “fıtrat” ve “takdir-i ilahi”den söz ediyor…
Takdir sizin!
SÖZCÜ