Tecavüze uğrayan kadınların bedduaları Ankara’dan duyulabiliyor!..
“Yaşlı genç, kadın erkek ayrımı yapmaksızın kendilerinden olmayan herkesin kafasını kesen IŞİD sempatizanlarının internette en çok paylaştıkları propaganda videolarının birinde, cami imamı şu telkinde bulunuyor:
“Suriye’ye gidip şehit düşmeniz halinde, cennette 70 huri ve her hurinin 70 cariyesi sizi bekliyor olacak. Eğer bu dünyada evliyseniz, 70×70 huri ve cariyeyi ekleyin. İki, üç veya dört eşiniz varsa, hesabı ona göre yapın” diyor!
Hoca, kafasının hesap makinesi gibi çalıştığını göstermek istercesine, kesin rakamı da veriyor:
“Toplam 24.504 kadınınız olacak!”
Cemaatten biri çıkıp “Hocam bir erkek bu kadar huri ve cariyeye nasıl yetişecek” diye sorunca da tebessüm ederek şunları söylüyor:
“Allah ona sürekli motor gücü nasip edecek!..”
* * *
Buna benzer binlerce YouTube görüntüsüyle sürekli olarak cinsellik vurgusu yapılıyor ve insanların beyinleri yıkanıyor. Bunları gören Batılı genç kızlar bile, İstanbul üzerinden Suriye’ye gidiyor. Bu kızlar orada cihat nikahıyla evlenecekleri erkeklerle cennette huri olarak yaşamanın hayalini kuruyor!
* * *
Bu satırlar 25 Eylül 2014 tarihli köşemde yayımlandı.
Ancak itiraf etmeliyim ki o yazıyı kaleme alırken, gün gelip dünkü Hürriyet’te okuduğum tüyler ürperten vahşetin yaşanabileceğini aklımın ucuna bile getiremedim!
Cesur gazeteci İpek Yezdani, foto muhabiri Selçuk Şamiloğlu’yla gittiği Kuzey Irak’ta, IŞİD’ci mütecavizlerin ellerinden kurtulup, mülteci kamplarına sığınan Ezidi kadınlarla konuşmayı başarmış.
Genç muhabir izlenimlerini anlatırken “IŞİD’in elinde aylarca kaldılar, seks kölesi olarak alınıp satıldılar, fiziksel ve cinsel saldırının her türlüsünü yaşadılar. Yedi kez köle olarak satılan kadınlar, annesinden koparılan çocuklar, intihar edenler, “intihar edersem ailem cesedimi bulamaz” diye düşünerek hayatta kalanlar… Beşar Esad yanlılarının kafalarının nasıl kesildiğini görmek zorunda bırakılan 10 yaşındaki kızları dinlerken insanlığımdan utandım” diyor.
* * *
Örneğin 19 yaşındaki Dalia’nın yaşadığı korkunç saldırılar karşısında vahşet sözcüğü bile yetersiz kalıyor:
“Aralarında Türkler, Almanlar, Çeçenler de vardı. 12-13 yaşındaki kızları satın alıyorlardı. Bunlardan biri alıp beni evine götürdü. Evinde karısı ve üç çocuğu vardı. Beş ay onun yanında kaldım. Günün birinde Ebu Mustafa adlı bir IŞİD emiri beni zorla onun elinden alıp, Çeçen Emir Aymen’e hediye etti. Aymen tecavüzden önce saçımdan tutup başımı petrol dolu kovaya soktu. “Siz çok pissiniz, ancak böyle temizlenebilirsiniz” dedi. Ardından beni eve hapsedip 3 gün boyunca tecavüz etti.”
Tüyler ürperten öyküleri burada kesiyorum.
Zira daha fazla yazarsam kusacağımı hissediyorum.
* * *
Kevgire dönen sınırlarımızı geçenlerin bir bölümü bu insanlık suçlarını işlerken, Türkiye’de üslenen, eğitilip donatılan cihatçı gruplar da Suriye köylerine, özellikle Alevilere saldırıyor, çoluk çocuk demeden önüne geleni öldürüyor.
* * *
Suriye’deki dayanılmaz her görüntünün arkasından ne yazık ki Türkiye çıkıyor.
Alevi ve laik Beşar Esad’ı bir an önce devirebilmek için başlatılan şuursuz savaşta Türkiye’yi yönetenlerin ortak oldukları insanlık suçlarının dosyası her geçen gün biraz daha kabarıyor.
Gözü önünde kafalar kesilen 10 yaşındaki Rudeyna ile, işkence altında sayısız kez cinsel saldırıya uğrayan 19 yaşındaki Dalia’nın yeri göğü inleten bedduaları, artık kaçak saraydan bile duyulabiliyor.
SÖZCÜ