Uğur Dündar: Türkiye, pişkinliğin böylesini görmedi!..

Ugur-Dündar-2YAZARLAR-Ülke tarihinin en başarılı kadın politikacılarından biriydi.
Kendisine geleceğin cumhurbaşkanı gözüyle bakılıyordu.
Ancak günün birinde, 69 bin tirajlı bir gazetede çıkan tek sütunluk bir haber, siyasi hayatının sonunu getirdi.
Gazete haberinde, bakanın işadamı eşine telefon açarak “Senin ticari ilişkilerin benim konumuma zarar veriyor. O şirketle ilişkini kes” dediğini, bu konuşmanın da kara para takibi yapan polisin dinlemelerine takıldığını duyuruyordu.
Zira bakanın eşi, uluslararası altın ve döviz işi yaparken kara para akladığı iddiasıyla polisce izlenen bir şirkette yönetim kurulu üyeliği yapıyordu.
Ama orası İsviçre’ydi ve Le Matin gazetesinde yer alan tek sütunluk bir haber bile, bakanların istifasını gerektirebiliyordu.
Nitekim Elizabeth Kopp, istifa etmekle kalmıyor, aktif siyasetten de çekiliyordu.
Yıllar sonra eşinin aklanmasına karşın, onurlu kadın, bir daha siyasete dönmüyordu.
* * * * * *
Bir de bize bakın.
Türkiye günlerdir “Büyük Rüşvet” adı verilen operasyonla sarsılıyor.
Televizyonlar, gazeteler neredeyse günün 24 saatinde bakanların, bakan çocuklarının kara para aklayıcısı Rıza Sarraf’tan (Reza Zarrab) rüşvet aldıklarını yansıtan görüntüleri ve ses kayıtlarını yayınlıyor.
Günler süren sorguların ardından başta skandalın kilit ismi Rıza Sarraf olmak üzere, bakan çocukları ve bürokratların da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi tutuklanıyor.
Medyaya yansıyan bilgilerden Rıza Sarraf’ın, İran’dan aldığımız doğalgazın karşılığını Dubai üzerinden bu ülkeye aktarmanın yanı sıra, toplam 87 milyar doları bulan bir kara para aklama, hayali ihracat ve kaçakçılık işini organize ettiği anlaşılıyor.
Trafiğin bazı üst düzey yetkililerinin bilgisi dahilinde ve rüşvet karşılığında sürdürüldüğü ortaya çıkıyor.
Maalesef güzelim Türkiyemizin adı, dünya basınında “kara para aklayıcısı ülke” olarak anılmaya başlanıyor.
Dün SÖZCÜ’nün yayınladığı telefon tapeleri ise, Rıza Sarraf’ın, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından Başbakan Erdoğan’la tanıştırıldığını gösteriyor.
Böylece “TOKİ yolsuzlukları, Fatih Belediyesi’ndeki imar usulsüzlükleri ve kara para aklama üçgeninden” oluşan skandalın sadece bir ayağının, inanılmaz boyutlara ulaştığı anlaşılıyor.
Ama bakanlar hâlâ koltuklarında oturmakta ve AKP hükümeti de istifa etmemekte direniyor.
* * * * *
İsviçre’nin pırıltılı politikacısı 69 bin tirajlı gazetenin tek sütunluk haberiyle istifa ediyor, hatta siyasi hayatını sona erdiriyor.
Türkiye’de ise artık sokağa bile çıkmaması gerekenler “başımız dik, alnımız ak” diyebiliyor.
Gördüğünüz gibi çağdaş
demokratik ülke siyasetçileriyle bizimkiler arasında ufacık (!) bir fark bulunuyor!
Bu ufacık (!) fark da “Türkiye pişkinliğin böylesini görmedi” dedirtiyor.

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.