Yumuşak konuş ama elinde büyükçe bir sopa bulundur
Tarihi harekat için kendilerine “Geldikleri gibi giderler” diyen Büyük Önder Atatürk’ün ulusuna armağan ettiği Cumhuriyet Bayramı’nı seçtiler.
Zırhlı araçları, ağır silahları ve omuzlarında Amerikan Bayrağı bulunan üniformalarıyla adeta işgal orduları gibi, konvoylar halinde ülkemize girdiler.
Onları sözde bayrakları ve alkışlarla karşılayanlar, dağa taşa “29 Ekim, Peşmergenin Türkiye Topraklarından Geçiş Bayramı” diye yazdılar.
Teröristler kamu binalarını, gümrük kapılarını taşladılar, molotoflar attılar, yakıp yıktılar, yetmedi Astsubay Üstçavuş Nejdet Aydoğdu’nun arkasından kahpece yaklaşıp, gencecik askerimizi şehit ettiler.
O nedenle soruyoruz.
Peşmergenin 29 Ekim’de, yani bağımsızlığımızın simgesi Cumhuriyet Bayramı’ndaki geçiş rezaletine kimler, nasıl izin verdiler?
* * * *
Soruya cevap ararken, yaklaşık 2 yıl önce bu köşede yazdığım şu satırları okuyalım:
“Türkiye’ye Amerika’dan önemli konuklar geliyor. Konukların, kapalı kapıların ardındaki görüşmeler sonrasında net bir açıklama yapmadan gitmeleri dikkat çekiyor! Önce CIA Başkanı David Petraus geldi. CIA Başkanı, daha önce listesini gönderdiği tüm Türk yetkililerle görüştü.
Sırada iki önemli isim daha var: ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey ile Dışişleri Bakanlığı’nın iki numaralı ismi Bill Burns.
* * * *
… Görünen o ki, Amerikalı yetkililer, özellikle Suriye için geliyor.
Bu gerçek, akıllara Başkan Barack Obama’nın, Başbakan Erdoğan’la görüşürken çektirdiği beyzbol sopalı fotoğrafı getiriyor.
Biliyorsunuz bu fotoğraf durup dururken çekilip servis edilmedi.
O fotoğrafla çok anlamlı bir mesaj verildi.
Sopanın öyküsü uzun yıllar öncesine, ta Başkan Theodor Roosvelt’e (1858-1919) kadar gidiyor.
Roosvelt’in ABD siyasi tarihi açısından en önemli özelliği, ülkesinin dış politikasında radikal değişim yapmasıdır. Başkan Roosvelt o tarihe kadar (1901) “karışmam-karışmasınlar” ilkesiyle sürdürülen Amerikan dış politikasını, “karışırım-karıştırmam” anlayışıyla değiştirmiştir.
Bu değişimi özetlerken de “Yumuşak konuş, ama elinde büyükçe bir sopa bulundur! Böylece daha uzağa gidersin!” demiştir.
O tarihten sonra Amerika hep yumuşak konuştu, hep özgürlüklerden söz etti, ama elindeki sopayı, hiçbir zaman bırakmadı. Böylece çok uzaklara, Okyanus ötesindeki coğrafyalara kadar gitti.
Gitmekle kalmadı, enerji zengini bu coğrafyada istemediği yönetimleri devirdi, istediklerini getirdi.
Şimdi önemli Amerikalılar, Suriye için geliyor.
Onlar gelmeden önce Başkan Obama, beyzbol sopalı fotoğraf çektiriyor.
Böylece Roosvelt’in “Yumuşak konuş, ama elinde büyükçe bir sopa bulundur!” deyişine uygun mesaj veriyor!
Büyük sopa çok şey söylüyor!..
* * * *
Şimdi günümüze dönelim…
Başkan Obama bir telefon etti ve peşmerge topraklarımızdan geçiverdi.
Böylece akıllara yine “büyük sopa”lı fotoğraf geldi!..
SÖZCÜ