Deniz kaplumbağaları 20 yıl sonra Tayland sahillerine geldi!..

Koronavirüs salgını nedeniyle dünyanın pek çok yerinde uygulanan karantinanın ardından, doğal yaşam yeniden canlılık göstermeye başladı. Son olarak, turizm merkezi Tayland’da sahiller boş kalınca, nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olan ‘deri sırtlı deniz kaplumbağaları’ 20 yıl aradan sonra yumurtalarını buraya bıraktı.

Tayland sahillerindeki bilim insanları 20 yılı aşkın bir süredir görülmeyen deniz kaplumbağalarının çok sayıda yumurta bıraktığını tespit etti.

Phuket Deniz Biyoloji Merkezi Direktörü Kongkiat Kittiwatanawong şunları söyledi: “Görevliler geçen yılın kasım ayında son 20 yılın en yüksek yumurta oranını tespit etti. 11 kaplumbağa yumurtlama noktası tespit edildi. Bu çok iyi bir şey çünkü normalde yumurtalarını bıraktıkları alanlar insanlar yüzünden tahrip oluyordu.”

Kaplumbağaların yumurta bıraktıkları alanların yaklaşık beş yıldır insanlar tarafından tahrip edildiğini söyleyen Kittiwatanawong, insan sayısının fazlalığı ve kıyı balıkçılığı nedeniyle deri sırtlı deniz kaplumbağalarının sahillere gelmediğini ve üreme alanlarının gittikçe daraldığı için nesillerinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.

OZON DELİKLERİ KAPANMAYA BAŞLADI
Uzmanlar, koronavirüs sonrasında başlayan karantinanın ardından dünya genelinde hava kirliliğinin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en düşük seviyeye düştüğünü açıklamıştı. Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ise Kuzey Kutup Dairesi’nin üstünde kalan bölge olan Arktik’in üstünde her yıl sonbaharda oluşan ozon deliklerinin nisan ayının ortalarına kadar kapanacağı bildirilmişti.

Karantina günlerinde, Britanya’nın başkenti Londra banliyölerinde geyiklerin dolaşmaya başladığı, Şili’nin başkenti Santiago’da pumaların şehre indiği ve deniz trafiğinin azaldığı İstanbul Boğazı’nda yunus popülasyonunun arttığı görüldü.

Bir Muğla Dalyan sevdalısı olan çevreci kişiliği ile yıllardır İztuzu plajına yumurtalarını emanet eden caretta carettaların sesini Dünya’ya duyurmaya çalışan Belgotürk yazarı Duayen Ekonomist Erhan Yurdayüksel: “Koronovirüsün insanlık adına hayra yolulacak bir yanı yok. Fakat Dünya’da bir süredir uygulanmakta olan karatinanın bile doğal yaşamı canlandırdığı görülmektedir. Doğal yaşam insanlığın vazgeçilmezi olmalıdır. İnsanlık ‘Ekolojik Devrime’ sahip çıkmalıdır. Ekolojik devrim insanlığın geleceği yaşam kaynağı demektir. Üreticiden tüketiciye, sanayiciden turizmciye, sağlık sektöründen hizmet sektörüne kısaca akla gelebilecek çalışma hayatında yer alan tüm işletmelere kadar Ekolojik yaşamın dikkatle, özenle, istekle, uygulanması gerekmektedir. Dünya devleri Ekolojik yaşama uyum sağlamak için büyük yatırımlar yapmaktadır. Ekolojik yaşam aynı zamanda ekonominin lokomotifi olacaktır. Soluduğumuz kirli hava, kullandığımız kirli su, doğal olmayan besinler her türlü virüsün bizlerin yaşamına mal olacak şekilde yayılmasına neden olmaktadır. İnsanlığın hayatına mal olan bu acı gerçeği maalesef yaşamaktayız…İnsan hayatı bu kadar değersiz olmamalı…Tayland sahilleri 20 yıl sonra deniz kaplumbağalarına kavuştu. Doğal ortamları beton yığınlarına çevirmek isteyen gözünü rant hırsı bürümüş zavallı çevre düşmanları bu durumdan ders almalıdır. Koronavirüsü insanlığa bir çok konuda ders verdi. Siyasilerin beceriksizliği, tüketim toplumlarının çaresizliği, sosyal devlet anlayışının önemi, en önemliside ‘Nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz?’ sorusuna cevap aranmasıdır”…Dedi..